Eylül 2018 | Aylık Rapor




2018'in bitmesine daha üç ay var ama ben şimdiden Eylül'ü bu yılın en güzel ayı ilan ediyorum.

Her şey yoluna girdi. Belki abartıyorum ama bu ay gerçekten de hayatımda her şey güzel gitti, öyle hissediyorum.

Sonbaharın gelmesi ve özellikle son haftalarda havaların da serinlemesiyle yaz boyunca muzdarip olduğum okuyamama durumundan kurtuldum. Eskisi kadar, ki eskiden kastım birkaç yıl önce, okuyamasam da hala, ortalama performansımı yeniden yakaladığımı düşünüyorum. 

Akademik dönemin başlamasıyla hissettiğim o boşluk hissinden de kurtuldum. Bir şeyler yapıyor olmak gerçekten harika hissettiriyor. 

Önceki yazımda bahsettiğim gönüllü işe bu ay başladım ve bu olay, bu Eylül'ü unutmamak için harika bir sebep!

Çok sevdiğim bir dostumla ilk defa buluştum, o güzel ruhunun yansımasını güzel gözlerinden görme şansını yakaladım. Unutulmazdı!

İki yıl önce hevesle başvurduğum yerden bu ay haber geldi ve ben havalara uçtum. 

Kardeşimi çok mutlu eden bir şey oldu ve dolayısıyla ben de çok mutlu oldum çünkü o mutluysa ben de mutluyum.

Veee, bu ay 'hayır' demeyi öğrendim. Yaşarken, yani o farklı durumlara 'hayır' dediğim anlarda çok zorlansam da ayın sonuna geldiğimizde bunu yapabildiğimi aniden fark ettim. Bu, hayır diyememek, kendimde en nefret ettiğim özelliğimdir. Sanırım biraz ilerleme kaydediyorum.

Eylül 2018'i unutulmaz kılan şeyler işte bunlar.

Gelelim neler okuyup izlediğime, neler yazdığıma!


Okunanlar

Okunan Kitap: 6
Okunan Sayfa: 1753


- The Witches / Roald Dahl (208 Sayfa)

Okuyup yorum yapan çoğu kişi kitabın çok korkunç ve dehşet verici olduğundan bahsetmiş; bunun çocuklara uygun olmadığından yakınmış. Haklı oldukları noktalar var, belki ben de küçükken okusaydım olumsuz etkilenirdim. Ama şu yaşımda bu kitabı eğlenerek, keyifle okuduğum da bir gerçek. Yetişkinseniz özellikle öneriyorum. Kimi yerlerinde sesli güldüğüm bile oldu; çoğu yerini ise yüzümde bir tebessümle okudum. Dahası gerildiğim kısımlar da oldu. Çok güzel bir hikayeydi!

- Oyun / Ted Dekker (442 Sayfa)

Hakkındaki düşüncelerimi okumak için; tıklayın :')

- Kuyucaklı Yusuf / Sabahattin Ali (222 Sayfa)

Çok, çok güzeldi. Henüz ondan iki kitap okudum ama her bir kitapla yazarlığını daha çok seviyorum Sabahattin Ali'nin. Kitap hakkındaki görüşlerimi şuradan okuyabilirsiniz.


- Alice Harikalar Diyarında - Aynadan İçeri / Lewis Carroll (275 Sayfa)

İthaki'nin basımı her gördüğümde gözlerimi alıyordu, sonunda dayanamayıp satın aldım ben de. Alice'den ne beklemem gerektiğini bilmiyordum ama okuduktan sonra istediğimi almış gibi de hissetmedim; eksik bir his vardı içimde. Sorun çeviride de değildi. Çeviri güzeldi aslında ama ben hikayeyi anadilde okuyan okuyucuların almış olduğu keyfi alamadığımı düşünüyorum, okurken hep öyle hissettim. Özellikle şiirlerin, şarkıların aslını çok merak ediyorum. Orijinalini okuduğumda kitabı daha çok seveceğime ve yazarın kalemini daha iyi takdir edeceğime eminim. Bir de elimdeki basımın başındaki Çeviri Süreci Üzerine yazısını büyük bir ilgi ve keyifle okudum. Keşke her çevirmen bunu yapsa. 

- Buzkentin En Soğuk Kızı / Holly Black (446 Sayfa)

Çıktığı zamanlardan beri adı ve kapağıyla ilgimi çekiyordu aslında kitap. Neden şimdi bilmiyorum ama en doğru zamanda okumuş gibi hissediyorum. Holly Black'ten okuduğum ilk kitaptı; yazarın kalemini beğendim aslında. Yormayan, keyifli vakit geçirten bir anlatımı vardı. Yoğun dönemlerde kafa dağıtmak için, ağır ve klasik romanlardan sonra dinlenmek ya da okuyamama sorununu aşmak için okunabilecek kitaplardan. Seri değil de tek kitap olması da ayrı sevimli, yazarın sırf hırsları yüzünden seri yazmamış olması takdirimi kazandı. Kısacası güzel çerezliklerden..

- Çevirinin ABC'si / Şehnaz Tahir Gürçağlar (160 Sayfa)

Birinci sınıfta Çeviriye Giriş dersi için okumuştum ama o zamanlar ne, nedir pek farkında olmadığımdan sadece ders için yaptığım bir okuma olmuştu. Şimdi işin, en azından uygulama kısmını pratik ettiğim için başka bir gözle yeniden okumak istedim. Ayrıca kitabın ikinci yarısı kuram üzerine. Bu bölümü de geçen seneki Çeviri Kuramları dersimizin üstüne okumak güzel oldu. 



İzlenenler

-To All the Boys I've Loved Before (2018) 3/5

- Braven (2018) 3/5

- Lucky Number Slevin (2006) 4/5

- The Birds (1963) 3/5

- Ocean's 8 (2018) 4/5

- Ocean's 12 (2004) 4/5

- The Rise of the Apes (2011) 5/5

- The Dawn of the Apes (2014) 4/5

- War for the Planet of Apes (2017) 4/5

- Ailecek Şaşkınız (2018) 1/5

Bu yılın en büyük hayalkırıklıklarından biri oldu. Cemcir&Kural ikilisini severim ama bu olmamış. İçimden gelerek güldüğüm sahne sayısı bir elin beş parmağı bile etmez. Filmi izleyeceğime birkaç bölüm İşler Güçler ya da Kardeş Payı izleseydim, önceden izlemiş olmama rağmen daha çok keyif alırdım. 

- Sierra Burgess Is A Loser (2018) 2/5

Ay hiç sevmedim. Spoi olmasın ama yaptıkları şey hiç etik değildi; dramatik ya da romantik hiç değildi.

- The Lion King (1994)

Yukarıdaki filmin bende bıraktığı rahatsız edici tadı yok etsin diye buı klasiği yeniden izledim, ohh.

- The Nun (2018) 2/5

Oysa ne büyük beklentilerle gitmiştim filme. Doya doya korkup ürkeceğim, tüylerim diken diken olacak sanmıştım. Yanılmışım. Uzak durun. Odada tek başımayken telefonu sessize almayı unutup birden mesaj bildirim sesi duyunca bile daha çok korkuyorum.

Diziler

- Hemlock Grove | 2. Sezon

Ba-yıl-dım. Ama öyle hayran kalmak manasında değil. İçim bayıldı. Göz devirmekten başım ağrıdı. En sevdiğim karakter artık Johann. Bu dizide mantıklı düşünen tek karakter o :D

- American Horror Story | 6. Sezon

Gaga'lı sezon ilk bölümünden sarmayınca izlemeye ara vermiştik. Ondan sonra da babamla tekrar başladık, ilk sezonları izledik ve dördüncü sezon bitince yine devam etmedik. Neden cidden bilmiyorum :D Annemle de 6'yı izlemeye birkaç kez girişmiştik ama devamı gelmemişti. Sonunda çok özlediğimizi fark ettik, korkmak istedik ve iki günde izleyiverdik 6. sezonu. Ay çok iyiydi, bayağı rahatsız edici ve ürkütücüydü. Sonunu iyi bağlayamasalar da amacına ulaştı bence.

- Fight For My Way (2017)

Üç bölüm kala izlemeyi bıraktık. Neden mi? Çünkü bir sonraki bölümde ne olacağını merak etmiyorduk. Başından beri de böyleydi aslında ama sadece karakterlerin sevimliliği izlemeye devam etmemizi sağladı. Ama bir yere kadar dimi? Sonunu getiremeden doyduk işte :D 

- Once Upon a Time in Wonderland (2014)

Alice'i okuduktan sonra, yıllar önce bir bölüm izleyip bıraktığım bu dizi aklıma geldi ve Wonderland havasından çıkmadan onu da izleyeyim dedim. Kendisi benim çok sevdiğim Once Upon a Time'ın yan dizisi. OUAT'ı da 4.sezondan sonra izlemedim - 4. sezonlarla ilgili bir problemim var bence. Neyse, bu dizideki o OUAT havası beni yine içine öyle bir çekti ki bu dünyayı ne kadar özlediğimi fark ettim. OUAT'ı bir daha baştan başlayıp izleyeceğim sanırım.

Haa, in Wonderland de en az ana dizi kadar güzel bence. Dijital efektler bazen güldürse ve çoğu zaman sinir bozsa da kurgu açısından hayran olunası bir yapım olmuş. Bence bir şans verin, özellikle OUAT seyredenler kesinlikle izlesin.

Yazdıklarım

Ağustos 2018 | Aylık Rapor

Oyun / Ted Dekker | Kitap Yorumu

Mim: 2018 Dünya Kupası

Kuyucaklı Yusuf / Sabahattin Ali | Kitap Yorumu

Çeviri Günlükleri #1 | Yerelleştirme Çerçevesinde V.C Andrews'in Çatı Romanı

Ne Var Ne Yok | Eylül 2018 // Sabreden Muggle İstediğini Alır




Siz bu ay neler yaptınız?

Benimle paylaşın!


Yorum Gönder

3 Yorumlar

  1. Ne güzel dopdolu ve keyifli bir ay geçirmişsin. Benim için eylül ayı tembellikle geçti. İlk hafta okul kayıt işleri vardı sadece, onun haricinde genel olarak kitap okuyup bolca dizi film izledim. Ekimin gelmesinden çok mutluyum sonunda tembelliğe nokta koydum, düzen geldi hayatıma. Bence de boş durmak hiç hoş bir şey değil. 😊💙

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Havalar da tam kıvamına geldiğine göre gelsin kitaplar :D

      Sil
  2. Aylık raporlarını çok seviyorum nedense bunu okumuştum daha önce ama yine okudum :)

    YanıtlaSil