Aylık Rapor | Kasım 2020



Kışın ilk gününden herkese merhaba!

Sonbaharı geride bıraktık, bundan dolayı biraz buruk içim. Sonbaharı seviyorum, özellikle renklerini. Kış da nefret ettiğim bir mevsim değil ama kar yağmayan bir yerde yaşayınca kış mevsiminin soğuk olmaktan başka bir özelliği olmuyor bence. Kar olsa, en sevdiğim mevsim kış olabilir. 

Neyse, umarım güzel bir Aralık ayı, güzel bir kış mevsimi geçiririz. Pandemi konusunda güzel gelişmeler olur inşallah. Bahara da daha mutlu, daha umutlu gireriz. 

Kasım ayı benim için yoğun geçti. Hem tez çalışmalarım/araştırmalarım başladı, hem de çeviri yetiştirmeye çalıştım. Depremin üstümde bıraktığı etkiden çabucak sıyrılmak zorunda kaldım, kendimi buna zorladım. Stresli bir aydı ama güzel kitaplar okuyarak bu stresi en aza indirmeye çalıştım.

Kısa keseyim, gelelim neler yaptığıma...


 Ne Okudum?

*Yeşilin Kızı Anne | L.M Montgomery

*Gönül Bir Yeldeğirmenidir Sevda Öğütüt / Hüseyin Rahmi Gürpınar

*Çatıdaki Rüzgâr / V.C. Andrews

*En Uzak Sahil / Ursula K. Le Guin

*Labirentindeki General / Gabriel Garcia Marquez


Sonunda Anne of Green Gables serisine başlayabildim bu ay çok mutluyum. Depremden sonra kafamı dağıtmak, korkumu unutmak adına hemen ona başlamıştım ve birkaç günde bitti. Çok sıcak, çok tatlıydı. Dizisini de çok seviyorum zaten, kitapları da en az o kadar seveceğim gibi duruyor şimdiden. Gürpınar zaten en sevdiğim yazarlar arasında artık, her ay bir kitabını okumaya çalışıyorum, bu ay okuduğum kitabı diğerlerine oranla biraz daha kalındı, bundan da çok keyif aldım. Yazarı sevenler bu kitabını es geçmesinler. Geçtiğimiz yaz Çatı serisine yeniden başlamıştım, çok sevdiğim bir seriydi, okuyalı on yıl olmuş. İlk kitap üzerimde aynı büyük etkiyi bırakmıştı, bu ay da ikinci kitaptan devam ettim. Hatıramda kalanlar çok daha güzelmiş, kitapta beni rahatsız eden, okumamı yer yer zorlaştıran çok fazla unsur vardı. Eskisi kadar hoşuma gitmedi bu yüzden kitap. Yine de seriye devam edeceğim, son kitaptan sonra bloga bir seri yorumu yazmayı düşünüyorum.


Bu ay Yerdeniz serisine üçüncü kitap olan En Uzak Sahil ile devam ettim. Seri başlangıçta üçleme olarak tasarlandığı için bu bir final kitabı gibiydi, havası da olaylar da öyleydi. Ben okurken epey sıkıldım, sonunu tahmin ettim, meraklanmadım, şaşırmadım, etkilenmedim. Kısacası Yerdeniz, ilk üç kitabıyla beni yeterince etkileyemediği için seriye devam etmeyeceğim.


Ayın en güzel kitaplarından biri de Labirentindeki General'di. Marquez asla pişman etmiyor. Kitap Simon Bolivar'ın çıktığı son yolculuğu anlatıyor. Beni etkileyen bir hikaye oldu, zaten anlatım enfesti. Yine de herkese önerebileceğim bir kitap değil. Bence okuması, odaklanması, takip etmesi zor bir kitaptı. Kitabı ancak yazarı aşırı sevenlere tavsiye edebilirim. 


Ne İzledim?

*His House (2020)

*Mom (2017)

*Cadaver (2020)


His House hakkında birkaç şey söyledim kumbara yazımda. Gerçekten etkileyici bir filmdi, sembolik unsurlar üzerine kurulmuş bir hikayeydi, bu tür filmleri sevmiyorsanız anlamsız gelebilir. Mom, Hindistan yapımı bir filmdi. İntikam hikayelerini seviyorum ama çok keyif aldığım söylenemez. Beni aynı zamanda üzüyorlar da. Etkileyici bir filmdi, izlenebilir. Cadaver bence çok anlamsız bir filmdi, bir kere şaşırtıcı olması gereken şeyler şaşırtıcı değildi, öyle bayık gözlerle izledik. Önermiyorum.


*Prison Playbook | 10 Bölüm

*Lost | 4. Sezon * 10 Bölüm


Prison Playbook'u çok yavaş izliyorum. Çok kendine bağlayan, meraklandıran bir dizi değil bence, o yüzden. Ama havasını, karakterlerini seviyorum, o yüzden yarım bırakmayacağım.

Lost'un dördüncü sezonu bence en hızlı sezonlardan, çok kafa karıştırıcı şeyler oluyor. Çok seviyorum, bazı şeyleri unutmuşum, izlerken şaşırıp bir kez daha hayran kalıyorum. 


Ne Yazdım?


*Birkaç Gürpınar Kitabı Üzerine

*Muggle Kumbarası #2 | dororo, his house, yerdeniz


Ne Dinledim?


Almanca'dan çeviri yaptığım ya da Almanca okumalar yaptığım dönemlerde hep kendi kendime Almanca konuşasım, Almanca duyasım geliyor; o yüzden bu ay bol bol Almanca şarkılar dinledim. En beğendiklerim, severek dinlediklerim şunlar oldu: Johannes Oerding'den Alles Brennt zaten yıllardır dinlediğim ara ara durmadan dinlediğim bir şarkıdır, Sportfreunde Stiller'den Das Geschenk'de keza öyle, bu şarkıları bazı dönemler bıkmadan dinliyorum, sonra unutuyorum. Aynı şey Tim Bendzko'dan Durch die Nacht için de geçerli. 


Tokio Hotel haricinde dinlediğim ilk Almanca şarkılar olan 99 Luftballons ve Perfekte Welle'yi de bu ay çok dinledim, yeniden. Tokio Hotel demişken, grubun hayranıyken (ortaokul) şarkılarının hep İngilizce versiyonlarını dinlerdim. Almanca öğrendikten sonra ise İngilizce versiyonlar çok zorlama, sahte geliyor kulağıma, Almancalarını dinliyorum uzun süredir. Bu ay da en sevdiklerim Durch den Monsun, Reden ve 1000 Meere'yidinledim sık sık. 


Almanca'ya doyduğum zamanlarda da devamlı Golden dinledim (Harry Styles), klibi izleye izleye. Onu dinlerken albümde sevdiklerimi de ardına ekledim hep: Cherry, She, Falling, Fine Line... Zaten albümde (Fine Line, 2019) pek dinlemediğim sadece iki şarkı var. Gerisini sarıp sarıp dinliyorum, doyamıyorum.



Sırada Ne Var?


Artık okumalarım hep planlı gidiyor, planlı okumalarımın arasına rastgele keyfime göre kitaplar sokuyorum ama ayın başında mutlaka okuyacağım dediklerimi okumuş oluyorum, bu benim için mutluluk verici bir şey.


Gotik edebiyat kulübümüzün bu ayki teması vampir. Ben de hep güzel yorumlarını gördüğüm Tarihçi isimli kitabı sipariş ettim bu tema için. Yazarı Elizabeth Kostova. Beklentim büyük, bakalım umduğumu bulacak mıyım. Klasik maratonum için bir yerli bir yabancı kitap okuyorum her ay. Bu ay da Gürpınar'dan İnsanlar Maymun Muydu? ve Dostoyevski'den Öteki'yi okumayı planlıyorum. 


Yakın bir arkadaşımla şimdilik sadece ikimizden oluşan bir kitap kulübü kurduk. Mevsimlik kitaplar seçip onları beraber okuyacak ve üstüne sohbet edeceğiz. Kış kitaplarımız hazır bile! Aralıkta Nathaniel Hawthorne'dan Damgalı Kadın'ı okuyacağız. Kulübümüz ve okumalarımız hakkında bilgi almak, paylaşımlarımızı takip etmek için ve elbette sorularınız için bize  https://instagram.com/buffy_thebookslayer?igshid=1py262rntcqql  hesabından ulaşabilirsiniz.


Tarihçi hacimli bir kitap, o yüzden başka bir kitap koymadım listeme bu ay için. Vakit kalırsa da bu yıl alıp da okumadığım kitaplardan birini okumak istiyorum. Kitaplığımdaki okunmamış kitapları tüketmeyi çok istiyorum, önümüzdeki aylarda buna odaklanacağım. Okunmamış kitapları yeterince eritmeden büyük bir kitap alışverişi yapmamaya söz verdim. Kendime :D





Siz bu ay neler yaptınız?
Neler okuyup neler izlediniz?
Benimle paylaşın!

Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Plan yapıp uygulayanlara hayranım. Hiç öyle olamadım maalesef. Çok dolu geçmiş günler de. Almanca benim ısınamadığım bir dil. Sadece Glück isimli filmde Almanca'yı çok yakıştırmıştım. O filmi çok severim. Ama kardeşim bayılıyor Almanca ve Almanya ile ilgili her şeye. O yüzden evde hep konusu geçiyor. Tezde de kolaylıklar dilerim bahar dönemi benim de başımda olacak inşallah. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Almanca'yı lisedeyken ben de sevmezdim ama nasıl olduysa sevdim sonradan.. :D Glück filmini bilmiyorum sanırım, bir bakacağım mutlaka. Çok teşekkür ederim, ben de size kolaylıklar diliyorum :')

      Sil
  2. Okunmamış kitapları eritmeyi ben de istiyorum ama bunun için uzun bir süre yeni kitap almamam lazım :-) Yine de üçer beşer azaldıkça mutlu oluyorum.

    Yeni yılın yaklaşmasıyla, yeni planlar, yeni hedefler kafamda belirmeye başladı. Gerçi geçen seneki kararlarım fiyaskoyla sonuçlandı ama yine de kendime engel olamıyorum. 2021'de daha çok kitap okumak istiyorum. Kısmet :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de, eskiden almış olduğum bir kitabı okuyunca dahi mutlu oluyorum :D Yılın en sevdiğim zamanları bu zamanlar sanırım, yeni bir başlangıç, yeni bir sayfa... Plan yapmayı, kendime hedefler koymayı ben de çok seviyorum. 2021 her açıdan bu yıldan daha güzel olur inşallah :')

      Sil