Aylık Rapor | Temmuz 2020



Her ay için bunu söylüyorum sanırım ama bu sefer son: Temmuz çok hızlı geçti, nasıl geçtiğini anlamadım. Evet, zaman hızlı geçiyor, özellikle keyifli geçirilen zaman. Tutamıyoruz zamanı. Artık hep aynı şeyi tekrarlamanın da alemi yok. Temmuz gönlümce okuduğumu düşündüğüm bir aydı, hiç ödevsiz, araştırmasız geçti çünkü. Araştırmasız geçtiği için vicdanım biraz sızlıyor ama dönemin yorgunluğu ve stresini atabilmek ve önümüzdeki dönem için yaşadığım ağır kaygıdan biraz olsun uzaklaşabilmek için buna ihtiyacım vardı; yani gönlümce okumaya. Hala da var. 

Temmuzda evdeydim. Dışarı çıktım birkaç kere ama arabayla gezinmek içindi. Evde spor yapmaya başlamıştım ama bünyeme uygun bir egzersiz değildi sanırım çünkü beni hasta etti. Mide bulantısı, halsizlik ve sırt-göğüs ağrısı karışımı garip bir hastalık geçirdim. Neyse ki üç-dört gün sürdü, çok süründürmedi. Yaz vakti hasta olup yatmak da çok fena, Allah düşmanımın başına vermesin.

Ne Okudum?
*İmparator Çay Bahçesi / Nazlı Eray
*Bu Şehirde Kimse Yok Mu? / Rövşen Abdullaoğlu
*Çatı / V.C. Andrews
*Midas'ın Müritleri / Jack London
*Ruhlar Evi / Isabel Allende
*Dirilen İskelet / Hüseyin Rahmi Gürpınar


İmparator Çay Bahçesi, Bu Şehirde Kimse Yok Mu? ve Ruhlar Evi ile ilgili görüşlerime kitapların üzerine tıklayarak ulaşbilirsiniz. Bu ay okuduğum en iyi kitap sanırım Ruhlar Evi'ydi. Hoşuma gitmeyen birkaç ufak nokta dışında enfesti. Çatı'yı Karanlık Şato'nun yasaklı gotik/korku teması için yeniden okudum. Zaten çok sevdiğim bir seri, okurken yine aynı güçlü hisleri yaşadım. Midas'ın Müritleri de instagramdaki #crlatinos etkinliğinin "babil kitaplığı" maddesi için okuduğum bir kitap oldu. Jack London favori yazarlarımdan biridir, her bir hikayesini büyük keyif alarak okudum. Şaşırtıcı bir şekilde bazı öylülerde Marquez tadı vardı, ya da bana öyle geldi. Bu öyküler ekstra hoşuma gitti. Dirilen İskelet, son zamanlarda iyice boşladığım klasik kitap okuma maratonum için okuduğum yerli klasikti. Hüseyin Rahmi Gürpınar okumayı çok seviyorum. Hem eleştirileri çok yerinde ve ne yazık ki hala geçerdi, hem de üslubu  çok eğlenceli. Kitapları ayrıca çok merak uyandırıcı hikayeler  anlatıyor. Dirilen İskelet ele aldığı konuyla yine düşündürücü, olay örgüsüyle de merak uyandırıcı bir kitaptı. Yazarı sevenlere mutlaka öneririm. 

Kısacası bu ay  sevdiğim yazarlardan da okumuşum, yeni yazarlar da keşfetmişim. İlk kez okuduğum Nazlı Eray ve Isabel Allende'nin kitaplarından farklı derecelerle de olsa memnun kaldım; ikisini de okumaya devam edeceğim. Çatı'nın da tadı damağımda kaldı, seriye devam etmek istiyorum. 



Ne İzledim?


*Nappily Ever After (2018)
*Hık Demiş Burnundan Düşmüş (2016)
*Fırıncının Karısı (2019)
*The Ugly Truth (2009)


İlk iki filmi tavsiye üzerine izledim ve çok beğendim. İkisi de güzel mesajları olan filmlerdi. Fırıncının Karısı yerli bir komedi. Boş vaktiniz varsa izlenebilir, çok ucuz değildi. The Ugly Truth zaten izlediğim bir filmdi ama o zamanlar sevdiğim için bir daha izlemek istedim. Yine keyifli vakit geçirmemi sağladı. İkilinin arasındaki elektrik çok iyi bence. Tahmin edilebilir bir hikaye ama kendini izletiyor işte.

*Anne with an E | 3. Sezon(10 Bölüm)
*Lost | 2. Sezon (24 Bölüm)
*Hospital Playlist | 7 Bölüm


Anne'in son sezonu yayınlanalı epey oldu ama ben bilerek erteledim izlemeyi. Nedenini tahmin edersiniz, DİZİYİ ÇOK SEVİYORUM VE BİTMİŞ OLMASI BENİ KAHREDİYOR. Son sezonu sonunda dayanamayıp izledim, diziyi gözyaşlarıyla bitirdim. Muhteşem bir hikaye, muhteşem karakterler, muhteşem müzikler... Her şeyiyle muhteşemdi, dahasını hak ediyordu. 

Lost serüvenimi biliyorsunuz. 

Hospital Playlist'e sonunda başladım. Aslında ondan önce daha çok merak ettiğim The King'e başlamıştım ama ilk bölüm hiç hoşuma gitmedi. Ben şu sıralar diziler için sabretmekten sıkıldım biraz. İlk bölümden beni yakalasın, içine çeksin istiyorum. O yüzden The King'i izlemeyi bıraktım, daha doğrusu erteledim. Daha uygun bir ruh haliyle sonra izlemeyi düşünüyorum. Hospital Playlist ise en sevdiğim Kore dizileri arasına girdi bile. Bölümlerin uzun olması ilk kez beni rahatsız etmiyor, hatta doyamıyorum, daha uzun olsa ya diyorum. Tavsiye üzerine başladım, iyi ki güzel tavsiyeler veren dostlarım var :D

Ne Yazdım?

*İzolasyon Günleri Meydan Okuması Raporu

*Bu Şehirde Kimse Yok Mu? / Rövşen Abdullaoğlu | Kitap Yorumu

*İlk İzlenim #1 : İmparator Çay Bahçesi ile Nazlı Eray

*Ruhlar Evi / Isabel Allende | Kitap Yorumu

Az yazmışım. Yazılmayı bekleyen onca taslak varken... Hevesim gelecek bir gün, bekliyorum.



Ne Dinledim?

Son bir haftadır filan deli gibi Taylor Swift dinliyorum. Bir de yeni albümü çıktı ya hem onları hem de eskileri yeniden dinlemeye başladım. Yeni albümü Folklore'ü genel olarak beğendim, en sevdiğim şarkıları (şimdilik)  august, seven ve exile. Eskilerden de en fazla Red, Style, Haunted ve Sparks Fly'ı dinledim. En çok döndüre döndüre dinlediklerim bunlar, ara sıra çaldıklarımı sıralamıyorum çünkü içinden çıkamam. Şaka maka ben baya Taylor fanıyım galiba :D

Bunlar dışında bıkıp usanmadan dinlediğim üç şarkı da Billie Eilish'den belly ache, ocean eyes ve when the party's over. Son iki şarkı uyumadan önce çok iyi geliyor, hemencik dalıveriyorsunuz rüyalara. 

Lorde dinledim biraz, hep aynı şarkılar arasında gidip geldim ama: Tennis Court, Homemade Dynamite, Liability ve The Louvre (buna bayılıyorum). Lorde dinlemem ben normalde pek ama şarkılarına eşlik etmek hoşuma gidiyor. O yüzden eşlik edebileceğim hallerde açıp dinlemeyi tercih ediyorum.

Alakasız şarkılar dinledim hep durmadan, bazen arka arkaya, tekrar tekrar: Kafamda Kentsel Dönüşümler (şarkıyı eskitmek üzereyim), Fırtınadayım (üniversite sınavında sorulması ile çalma listemden hortlattığım..), Alacakaranlık etkisiyle Flightless Bird, American Mouth. Kardeşimin yüksek sesle dinleyip bana da mecburen dinlettikleri var bir de: Asuman Pansuman (ben de çok severim gerçi), Yad Eller (kabul, bunu da seviyorum), İyi Değilim Ben (Kalben kısımlarını sevmiyorum çünkü Kalben sevmiyorum :/).

Sırada Ne Var?

Instagramda takip ettiğim bazı hesaplar geçtiğimiz ay bir Alacakaranlık maratonu yaptı. Onların paylaşımlarını görünce kanım kaynadı resmen. Normalde çok çok sevdiğim, bayıldığım bir seri değildir Twilight ama öyle bir okuyasım geldi ki sormayın. Ben zaten seriyi daha önce okumamıştım, yalnız ilk kitabın yarısını, bir de son kitabı okumuştum (neden böyle oldu bilmiyorum vallahi). O yüzden oturup doğru düzgün bir okusam mı diye aklımdan geçirip sonra kızlara sordum ne dersiniz, benimle misiniz diye. İçlerinden birini kandırdım, kanına girdim. Şu sıralar birlikte okuyoruz ilk kitabı ama yavaş gidiyoruz. Bu  yüzden onunla birlikte başka kitaplar da okuyacağım.

Kitaplığımın tuğlalarından biri olan Sefiller'i bu ay okumak istiyorum, hatta bu, ağustos için tek hedefim. Dönem başlayınca, tez yazma işlerine girişince bu tür kalın, yoğun kitaplar okuyamayacağım belki, büyük ihtimalle. Bunun gibi bir klasiğinde okunmamış olarak kitaplıkta beklemesini istemiyorum. Yavaş yavaş bu  tuğla klasikleri eritmeye çalışacağım: işe Sefiller ile başlamak istiyorum. Konusunu biliyorum, hikayesini genel hatlarıyla, yüzeysel olarak hatırlıyorum çünkü ilkokulda çocuklar için kısaltılmış versiyonunu okumuştum. Beklentim yüksek, seveceğime dair umudum büyük. Okumuş olanlardan biraz gaz alabilirim.

Dediğim gibi ağustos için tek planım, amacım bu. İki cilt Sefiller'i bir de şu Alacakaranlık'ı bitirebilirsem benim için başarı olacak bu. Olursa erken biterlerse, arka arkaya düzenli bir şekilde okuyabilirsem kitaplar birkaç hafif kitap sıkıştırabilirim aya. Romantik komedi olabilir, ya da tarihi romantik. Polisiye de olabilir. Aslında Harry Potter maratonuma da devam etmek istiyorum ama bunların hepsi Sefiller bittiğinde ruh halimin nasıl olacağına bağlı. 

Hospital Playlist ve Lost'u izlemeye devam. HP büyük ihtimalle bu ay biter :'(. Lost'tan da bir sezon daha izleyip üçüncü sezonu bitiririm, umarım. HP'in tadı damağımda kalacak, neyle boşluğunu doldururum bilmiyorum ama hemen yeni bir kore dizisine başlamazsam uzun süre kore dizisi izleyemem yine :D Prison Playbook düşünüyorum ama, izlemiş olanlar ne der bilmem.



Siz bu ay neler yaptınız?
Neler okuyup neler izlediniz?
Benimle paylaşın!

Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Lost’ta bende ikinci sezonda kaldım öyle. Nedense devam etmedim. Ama şu döndüre döndüre dinlediğin şarkıları birde ben dinleyeyim bakayım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Lost devamlılık isteyen bir dizi, en azından benim açımdan. Bir noktada bırakıp uzun süre izlemezsem baştan alıyorum :D İlk izlediğimde durmaksızın izlemiştim. Umarım devam edersin, tabii keyif alıyorsan :D

      Sil
  2. Diş çok fena bir şey, Allah düşmanımın başına vermesin. Çok geçmiş olsun, umarım yakın zamanda iyileşir. Temmuz içime sindi gibi evet, buna da şükür diyelim :D Allende okumaya ben de devam etmek istiyorum ama sıradaki kitabım ne olur hiçbir fikrim yok. Teşekkür ederim İlkay, umarım :')

    YanıtlaSil
  3. 'Taylor fanıyım galiba' cümlesini okuduğumda yüzümde oluşan gülümseme 💞 Albümden favori şarkılarımız aynı. Geçen ayı verimli geçirmene sevindim :)

    YanıtlaSil