Muggle'dan Öneriler #4 | Blogger olmak için...



Herkese merhaba!

Bu konuda yazıp yazmama hakkında çok düşündüm çünkü kendim de öyle yılların bloggerı sayılmam, yalnızca üç yıldır blog yazıyorum. Yine de naçizane fikirlerimi blog açmakla ilgili düşünceleri olanlara, blogunu yeni açanlara bir fikir versin diye paylaşmak istedim.

Şimdiye kadar birçok arkadaşımdan blogumla ilgili, genel olarak blogger ve blog ortamıyla ilgili bir sürü sorular, öneri istekleri aldım. Ben de bir blog yazmaya başlamadan önce ufak tefek tereddütler yaşadım ama neyse ki etrafımda beni teşvik eden insanlar vardı. Belki de dışarıdan gelen bir destek olmasaydı ben de şu an keyifle yaptığım bu işi yapmıyor olurdum.

Blog yazmakla ilgili sorulan çok şey var, blog içeriği, teknik kısımları vs. Fakat benim bu yazımda değinmek istediğim, bana sorulduğunda cevabını vermekte zorlandığım bir konu : 

-nasıl takipçi kazanıyorsun?

-yazılarının okunmasını nasıl sağlıyorsun? 

Öncelikle ben kendimden örnekler vererek bu durumu açıklamaya çalışayım.

Herkesin blog açmak istemesinin öyle ya da böyle bir sebebi vardır, benimki de okuduğum kitaplar hakkında düşüncelerimi yazmaktı. Bunu çok istiyordum çünkü etrafımda okuduğum kitaplar hakkında uzun uzadıya konuşabileceğim, sohbet edebileceğim kimse yoktu. Kitabın bende yarattığı hisler, düşünmeye ittiği konular, götürdüğü bambaşka dünyalar hep içimde kalıyordu ve bunları bir şekilde dışa vurmak benim için bir ihtiyaç haline gelmişti.

Kısacası ben blog yazmaya bu gerekçeyle başladım ve amacım hiçbir zaman çok takipçi kazanmak olmadı.

Bence sizin de amacınız bu olmamalı.

Gerçekten çok sevdiğiniz bir konu hakkında yazmak, tutkularınızı, hayallerinizi paylaşmak, düşüncelerinizi aktarmak ve hislerinizi dışa vurmak için blog yazın. Birileri sizi takip etsin, yalnızca bir sayıdan ibaret takipçileriniz olsun diye değil.

Böyle olduğu zaman, yani tek amacınız, "ben bir şeyler yazayım insanlar da okusun" olursa, yazdıklarınızı kimse okumuyor diye hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz, hevesiniz kırılabilir. Zaten tam da bu yüzden ortalık bir sürü terk edilmiş blogla dolu. 

Burayı kendinize ait bir ajanda gibi görün. Kişisel bir günlük gibi. Şey, o kadar da kişisel ve özel değil tabii ama bu platformda yazdıklarınız uzun vadede sizin için birer anıya dönüşecek ve sonrasında geri dönüp bu anıları karıştırmak sizin için inanılmaz keyifli ve belki bazı durumlarda hüzünlendirici olacak. Tıpkı bir fotoğraf albümünü açıp eskileri yad etmek gibi.

Kendinizle konuşun. Burada sizden başka kimse yokmuş gibi, aynanın önündeymiş gibi, kendinizle baş başbaşaymışsınız gibi doğal olun. Gösteriş yapmanıza gerek yok, çünkü zaten burası kendiniz olmanız için en uygun yer. Eğer kendinizi en iyi yazarak ifade ediyorsanız, zaten burada "mış gibi" yapmanız gerekmeyecek. Doğal olun, samimi olun, içinizden geldiği gibi olun. 

Derdiniz yalnızca okunmak olmasın, ama yalnızca yazmak da olmasın. Burada sizin gibi bir şeyleri kelimelerle harika bir şekilde anlatan başka insanlar da var, onları keşfedin. Bloglarını ziyaret edin, arkadaşlıklar kurun. Bunu "o da beni okusun" düşüncesiyle asla yapmayın, zaten bunun işe yaradığını da hiç sanmıyorum. Aynı ilgi alanına sahip olduğunuz bloggerların yazılarını takip edin, onlara geri dönüşlerde bulunun. İletişim kurmaktan çekinmeyin, yeri geldiğinde öneri isteyin, öneri verin. Eleştirin ama doğru ve kibar bir şekilde, ha bir de eleştiriye açık olun. 

Hiç takipçiniz olmasa bile, kimse yazdıklarınıza bir yorumda bulunmasa bile, kendinizi blogunuzda yapayalnız hissetseniz bile o sizin blogunuz. Hiçbir şey olmasa bile içinizi dökebileceğiniz, yazma becerinizi kendi kendinize geliştirebileceğiniz bir yer. Uzun süre sonra düşüncelerinizin, duygularınızın ve anılarınızın deposu haline gelecek bir günce. 

O yüzden lütfen, eğer amacınız sadece okunmaksa, bu işe bulaşmayın. Yazmak amacıyla blogger olduysanız ve yine de şu okunmaları kafanıza takıyorsanız, boş verin, yazmaya devam edin! Blogger olmanın en güzel yanı da bu zaten. Kimin hayatına, ne zaman, hangi cümlelerinizle dokunduğunuzu asla bilemezsiniz; fakat bunu yaptığınızı bir şekilde hissediyorsunuzdur. 

İşte bu ihtimalin insana yaşattığı duygu, blog yazmaya değer.



Siz de blog yazıyor musunuz?
Eğer öyleyse blog yazma nedeniniz ne?
Bu işe başlayacaklara tavsiyeleriniz var mı?

Benimle paylaşın!

Yorum Gönder

14 Yorumlar

  1. Uzun yıllardır blog yazmama rağmen, ssürekli blog açıp kapattım. Sürekli ifşa oluyordum, dilimi tutamayıp bahsediyordum çevremdekilere. Ama yine de kopamadım :) ileride açıp bakmak ve bu yıllara geri dönmek istyorum, bu yüzden blog yazıyorum.
    Günlük yazmaktan daha pratik bana göre. Çünkü hislerime göre resim veya müzik ekleyebliyorum. Modern günlük tutma biçimi benim için blog yazmak. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, kesinlikle katılıyorum. Günlük yazmanın da tadı başka ama buraya daha fazla anı sığdırabildiğimiz de bir gerçek :')

      Sil
  2. Ortaokuldayken çok stardoll oynardım :') Oyun içindeki bedavaları ve yarışmaları duyurmak için bazı popüler bloglar olurdu ve onlara heveslenirdim hep. Bir arkadaşımla facebook sayfası kurmuştuk stardoll için, ben bir yandan kendime stardoll blogu açmıştım. Blog açmıştım ama pek bi' fikrim yoktu, emek hırsızlığı yapıp başka yazıları kopyalarken cidden ne yaptığımdan haberim yoktu. Bir süre blog yeni yayın olmadan kaldı. Sonrasında geri dönüp baktığımda kendi rezilliğimi görüp blogu kapattım. O zamandan beri hevesim vardı bloğa, bir blog açıp bu sefer cidden kaliteli işler çıkarmak istiyordum ama ne blog konusuna karar verebilmiştim ne de ismine.
    10. sınıftayken edebiyat performans ödevimizi seçmemiz gerekiyordu. Sunum yapmaya çekindiğim için blog açıp yazmayı seçmiştim. Benden başka bunu seçen olmamıştı. Edebiyat ödevi bahanesiyle yeni bloğa başlamış oldum.Bir yazı yayınladım ama ödev için yıl boyu yazmam gerektiği söylenince puanı hemen almak için sunumu da yaptım :') Sunum korktuğumdan iyiydi, bloğa da başlamıştım , win win.
    İlk yazıdan sonra hala karar verememiştim ne tür yazacağıma ama zamanla ortaya çıktı. İçimden gelenleri dökmek istiyordum, kapana kısılmış gibi hissettiğimde yazarak diğer bloggerların da yardımlarıyla daha iyi hissetmeye başladım. Pek aktif değilim, sürekli yazamıyorum ama önceki yazdıklarımı görünce de farklı birisini izler gibi hissediyorum.
    Bu arada yorum yapmaya genelde o kadar çekiniyorum ki gezdiğim bloglardaki insanlara destek olmak istediğimi gösteremediğim için kötü hissediyorum .
    Öhö çok uzun yazmışım, neden blog başlangıcıyla ilgili daha önce kimseye bahsetmedim onu da bilmiyorum. Bu yazın için de emeğine sağlık, yeni geleceklere yardımcı olacağına eminim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne güzel bir şekilde başlamışsın yazmaya! Harika bir başlangıç hikayesi bence :D Benimle paylaştığın için çok teşekkür ederim :')

      Sil
  3. Blog kesinlikle okunmak için yazılmamalı. Ben 2012'nin Eylül ayında açtığım bloğumu gezdiğim gördüğüm veya yaşadığım anıları bir ortamda kaydedilsin amacı ile açmıştım. Hatta ilk 3-4 yıl gibi bir süre zarfında bloğumu kimseye söylememiştim. Kendim yazıp okuyordum. Biri google'dan olsa gerek sayfayı bulmuş ve sayfada yorumu görünce utanmıştım bile. Sonrası yazmaya devam edince kendiliğinden geliyor. Ben bile bunca senedir düzenli yazmaya çalıştığım halde son 2 yılımda kendime blogger demeye başladım. Ben yazayım ben okumayayım ama herkes okusun, popüler olayım vb şeylerle olmaz. Blog sabır ister, düzenli yazılmak ister, samimiyet ister. Yazdıkça zaten kendin bile eskisinden daha iyi yazdığını farkediyorsun. Ben son 2 yıl hariç önceki yazılarımı yorumlarda olumlu dönütler olsa da nedense pek beğenemiyorum. Bu nedenle kendim için yazdığım için daha iyisini istiyorum. Bu da herkese iyi yönde yansımaya başlıyor. İyi bloglar, bloğunuzda güzel paylaşımlarınızdan daha fazla gelmesini dört gözle bekleriz.. :)Saygılar..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de benzer bir amaçla yazmaya başlamıştım. Okuduğum kitaplar hakkında sohbet edecek kimse yoktu çevremde, ben de düşüncelerimi yazarak bu eksikliği kapatmak istedim. Kitaplar hakkındaki yorumlarımı dönüp okuyabileceğim bir yer olmasını istedim ve bu kararı iyi ki vermişim diyorum. Dediğiniz gibi burada samimi, doğal olduktan sonra yazdıklarımız zaten birilerine mutlaka ulaşır. Düşüncelerinizi paylaştığınız için çok teşekkür ederim :')

      Sil
  4. Çok güzel ve eleştirel olarak yararlı bir yazı olmuş. Fakat yine de yukarıda bahsettiğiniz, takipçi için yazmayın kısmı biraz didiklenmeli.
    Yazıyorsak önce kendimiz daha sonra da paylaşabileceğimiz birilerinin olduğuna inancımız olduğu için yazıyoruz.
    Yazınızın yapıcılığı yine de çok güzel, yazmaya devam edersiniz umarım :)

    YanıtlaSil
  5. Tunnel dizisine bakmak icin girdigimde gordum blogunuzu ve bu yazinizida oyle okudum. Bende yeniyim, gercekten hislerimi dusuncelerimi paylasmak icin yazicam. Keyif alamadiktan sonra ne anlami var degil mi? Kelimelerinize saglik~~

    YanıtlaSil
  6. kendinizle barışık olma fikrinizden kaynaklı akan düşüncelere bir örnek gibi...başarılar diliyorum...saygılarımla..

    YanıtlaSil
  7. Vay, bunu bilmiyordum İlkay. Böyle bir şeye vesile olduğuma çok memnun oldum. Yazmaya hep devam etmen dileğimle :')

    YanıtlaSil
  8. Ne kadar güzel bir yazı! :)

    YanıtlaSil