Sadist / Stephen King | Kitap Yorumu

 


Sadist

Özgün Adı: Misery

Yazarı: Stephen King

Çevirmeni: Gönül Suveren

Yazıldığı Tarih: 1987


"Ünlü yazar Paul Sheldon, bir dağ yolunda trafik kazası geçirir. Kar fırtınasının ortasında baygın ve yaralı bir haldeyken, yazarın romanlarının saplantılı bir hayranı olan Annie Wilkes tarafından “kurtarılır”. Eski bir hemşire olan Wilkes’ın evine götürüp bir odaya kapattığı Sheldon neyle karşı karşıya kaldığını anladığında, hayal gücünün sınırlarını zorlayan “sancılı” günler de başlamış olacaktır."


Okuduğum her kitabıyla birlikte Stephen King'i biraz daha seviyorum. En son 22/11/63 ile hayranlığımı tam olarak kazanmıştı, Sadist ile bu pekişmiş oldu. Sadist King'den okuduğum beşinci kitap oldu. Bu beş kitap içinde 22/11/63 ve Sadist sanırım en sevdiğim olarak zirveyi paylaşıyor. Türleri birbirinden biraz farklı, Sadist'te korku-gerilim ve psikolojik gerilim daha çok ağır basıyor. 


Konusu, kitabın ürkütücülüğünün yanında bile geçmiyor. Kişinin özgürlüğünü elinden alma, her türlü psikolojik ve fiziksel şiddet, sürekli duygu-durum değişiklikleri gibi şeylerin karakteri içine ittiği umutsuzluk, çaresizlik ve korku - en çok korku - okuyucuya olduğu gibi yansımış bence. Bana yansıdı yani. King bu tür dehşet verici şeyleri nasıl hayal edebiliyor aklım almadı tabii ama aktarım öylesine canlı ki ben bunları hayalimde canlandırmakta hiç zorluk çekmedim ve bu işin en ürkütücü yanıydı tabii. Bazen ben de Paul ile birlikte üst katta gezinen Annie'nin ayak seslerine kulak kesildim resmen.


Akıcılığına, sürükleyiciliğine değinmeme bile gerek yok. Boş bir günde, tek oturuşta bile biter bence. Yalnızca iki karakter ve tek bir mekanda geçen roman bence hiçbir noktasında sıkıcılaşmıyor, tek düze bir tempoda ilerlemiyor. Bu da bence takdir edilmesi gereken bir şey. Okuduklarımızın çoğu Paul'ün kafasından geçen şeyler, böyle olunca kitapta hareketlilik, eylem yok gibi gelebilir ama... Paul'ün kafasından geçen felaket senaryoları bile insanın tüylerini ürpertmeye yetiyor. Karakter de yazar olunca kafasında kurduğu şeyler de detaylı ve canlı oluyor, bu da ister istemez onun hissettiği "diken üstündeliği" okuyucunun da hissetmesini sağlıyor.


Ben çok beğendim. Stephen King'in bu romanı yazarken hayranlarının The Eyes of the Dragon kitabına verdikleri tepkiden etkilenmiş sanırım ve Paul karakteri de onun korku türünde yazmaya zorlanmasını temsil ediyormuş. Okurken de bunu düşündüm ben, acaba kendi de böyle mi hissediyor, romanın çıkış noktası böyle bir şey miydi diye. Mutlaka onu böyle bir kurgu yazmaya iten bazı nedenler vardır diye düşünüyor insan. 


Kitabı okumaya başlayınca film uyarlaması gözümde canlandı hemen. Çok hatırlamıyorum filmi, hayal meyal ama Annie sahneye çıkar çıkmaz gözümde Kate Bates canlandı. Nasıl yer etmişse hafızamda hep o geldi gözümün önüne. Kitabı anneme de okuttuktan sonra onunla filmi de izleyeceğim bir daha. Tek başıma olmaz, ı-ıhh..



Siz Sadist'i okudunuz mu?
Hakkında neler düşünüyorsunuz?
Bana mutlaka okumalısın dediğiniz bir Stephen King öneriniz var mı?
Benimle paylaşın!

(King'den şimdiye dek okuduğum kitaplar: Kubbenin Altında, Korku Ağı, 22/11/63, Sadist)


Yorum Gönder

6 Yorumlar

  1. Yazarın sadece iki kitabını okumuştum, yıllar önce. Bunu merak ettim, psikolojik gerilimi severim. Aklımda bulunsun. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sinemaya da uyarlanmış, filmi de görece başarılıydı tabii ama kitap daha etkileyiciydi bence :)

      Sil
  2. King, insan psikolojisinden iyi anlıyor ve insanı gerip, ürkütmeyi iyi biliyor. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten öyle. Ben ilk okuduğumda pek sevmemiştim ama okuduğum her kitabıyla biraz daha sevdim King'i. :')

      Sil
  3. Şimdiye kadar hiç King kitabı okumadım. Benim için büyük eksiklik ama bir yandan da yazarın genellikle korku romanları yazdığını düşünüyorum. Ben korkuyu okuyamam da izleyemem de. Belki çok korkutucu olmayan bir kitabıyla okumaya başlarım, sonrasına bakarız.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet genellikle korku/gerilim türünde yazıyor ama bu türleri okumuyorsan sana 22/11/63 kitabını şiddetle tavsiye ederim Şule abla. Korku öğesi yok içinde, biraz bilim kurgu (sadece zamanda yolculuk kısmında), gerilim, gizem, polisiye türlerine giriyor daha çok. Bence keyifle okursun. Uzunluğu da gözünü korkutmasın, gerçekten çok sürükleyici bir kitap. Sonrasında dizisini izlemeni de öneririm. Kayıplar olsa da genel anlamda güzel bir uyarlamaydı :')

      Sil