Sefiller / Victor Hugo | #kom2020


Sefiller
Les Misérables
Yazan: Victor Hugo
Çeviren: Volkan Yalçıntoklu (İş Bankası Yayınları, 2015)
Yayım Yılı: 1862
Tür: Tarihi roman


"Bu kitap başkahramanı sonsuzluk olan bir dramdır. İnsan, yan karakterdir." 

Sonunda Sefiller gibi bir klasiği, bir şaheseri okuduğum için öyle mutluyum ki! Ölmeden önce mutlaka okumak istediğim kitaplar var; daha doğrusu okumadan ölmek istemediğim... Onların başında Sefiller geliyordu, doğrusu ne çok geç ne de erken okuduğumu düşünüyorum Sefiller'i. Tam zamanında okumuşum gibi bir his var içimde, doğru zamanda, doğru ruh hali ve zihin yapısıyla okudum bence ben bu klasiği.

Tam yüz elli sekiz yıl önce kaleme alınmış olan Sefiller'in bugüne dek pek çok uyarlaması yapılmış, yalnız sinema ve televizyon için değil, tiyatro oyunu olarak da sergilenmiş, birçok müzikali yapılmış. Okumayanlarımız dahi en azından konusunu biliyordur diye düşünüyorum. Aslında öyle birkaç cümleyle özetlenecek bir konusu da yok Sefiller'in ama en yalın haliyle eski bir kürek mahkumu olan Jean Valjean isimli bir adamın hayatını okuyoruz bu kitapta. Elbette sadece onun hayatı değil anlatılan, bununla birlikte Jean Valjean'ın hayatına giren insanların da yaşamına tanık oluyoruz. Victor Hugo, kitabın yayıncısına yazdığı mektupta şöyle diyor: "...bu kitabı ülkeme duyduğum büyük aşkla ama Fransız halkını fazla öne çıkarmadan, herkes için yazdım. Yaşım ilerledikçe yalınlaşıyor, insanlığın yurttaşı oluyorum." Gerçekten de Sefiller'de anlatılan şeyler yalnız hikayenin geçtiği bağlam ve zamanla sınırlı kalmıyor, bu sınırları aşıp herkes, her yer ve her zaman için geçerli hale geliyor. Kitabın konusu olan "sefiller" ve tanık olduğumuz "sefalet" gerçekten de her yerdeydi ve her yerde; bugün dahi dünyanın herhangi bir yerinde görülebilecek türde bir sefalet Victor Hugo'nun anlattığı. 

"Çocukların öldüğünü görmekten daha hüzünlü olan onların sefil bir yaşam sürmelerine tanık olmaktır."

Sefiller tarihi bir roman. Anlatılan hikayenin/hikayelerin arka planında Fransız Devrimi sonrası dönem var. Devrim sonrasındaki ortamın da çok güllük gülistanlık olduğu söylenemez, bu dönem de oldukça çalkantılı geçen bir dönem. Bu zemin üzerine kurguladığı hikayesi ile Victor Hugo aslında dönemi, dönemin zihniyetini ve o zamanki Fransız halkını hicvediyor bir anlamda. Döneme damgasını vuran olayları, Fransa'yı o noktaya getiren geçmişte kalmış olayları ve sonlara doğru aktardığı Haziran İsyanı ile Sefiller tarihi bir belgesel niteliği de taşıyor. Kitapta mekânların, olayların, durumların ayrıntılı tasviri, açıklaması var. Aslında bu yüzden kitap yer yer temposunu kaybediyor. Yazar olayların gelişimini anlatmadan önce okurun bunları daha iyi anlaması ve takdir edebilmesi için gerekli ön bilgiyi sağlıyor her seferinde. Böyle olunca da olaylar boşlukta yüzmüyor, öylesine meydana gelmiyor; neyin neden, nasıl öyle olduğunu bu bilgilendirici/açıklayıcı anlatım sayesinde daha iyi kavrayabiliyor okuyucu. Sefiller ile ilgili en sevdiğim şeylerden biri de bu özelliği sanırım. Kitaptaki arka plan, karakterler orada olduğu için, karakterlerin başından geçen olaylara sahne olsun diye orada değil. Zaman ve mekân, bunları dolduran olaylar ve kişiler zaten orada, yazar bu gerçeği kendine zemin alıyor ve kurgusunu onun üzerine işliyor. Tarihi romanların hepsinde bu böyle diyeceksiniz ama Sefiller'de yazar bahsettiğim bu "gerçek" şeylerin hikaye ve karakterlerden bağımsız bir şekilde var olduğunu, var olmaya devam ettiğini, kurgusal anlatımına ara verip arka plan bilgisini aktarırken okura hissettiriyor.

Belki de bu yüzden Sefiller'in herhangi bir uyarlamaya ihtiyacı yok aslında (uyarlamalar ihtiyaçtan doğar demiyorum elbette). Anlatılan her şeyi net ve doğal bir şekilde gözünüzde canlandırıp duyumsayabiliyorsunuz Sefiller'de. Neden-sonuç ilişkileri o kadar güzel kurulmuş ki herhangi bir karakterin eylemlerini rahatlıkla anlamlandırabiliyor okur.

- Falanca baba, karınız hastalıktan öldü; neden doktor çağırmadınız?
- Ne yapabilirdim ki mösyö, bizler yoksul insanlarız, kendi kendimize ölürüz.

Güzel diyaloglar var elbette ama daha çok uzun, bazen sayfalar süren monologlar okuyoruz Sefiller'de. Kişilerin iç hesaplaşmalarına, vicdan muhasebelere de sık sık şahit oluyoruz. Sefiller'deki karakterlerin ne düşündüğünü, ne hissettiğini apaçık görüyoruz aslında. Dediğim gibi yazarın, konusuyla alakasız gibi görünen ama sonunda "anlatılmasaydı bir şeyler eksik kalırdı" diyebileceğimiz bilgiler sayesinde de her bir davranışın, verilen her kararın arkasındaki motivasyonu kolayca görebiliyor okur. Dahası, bunu anlamakla kalmıyor, karakterlerle empati kurabiliyor rahatça. Empati kurabiliyor olmak sempati duyabilmek anlamına gelmiyor elbette. 

Kitabın anlatımının edebi açıdan nasıl olduğunu, ne denli iyi olduğunu anlatmama gerek yoktur bence ki buna dilim dönmez. Sadece okurken büyük bir haz aldığımı söyleyebilirim. Devamlı böyle bir başyapıtı kaleme almak için nasıl bir deha gerektiğini düşünüp durdum. Kalemini kullanışı bir yana, Victor Hugo'nun insanı, toplumu ve insanın meydana getirdiği kurumları bu kadar iyi tanımış, tahlil etmiş olmasına şaşırdım, hayranlık duydum. İnsanı, bireysel olarak insanı ve toplumu ilgilendiren pek çok konuya değiniyor Sefiller'de Victor Hugo. Birçok kavramı yeniden düşünmeye itiyor okuru. Sevginin farklı şekilleri, fedakarlık, önyargı, mücadele, sorumluluk bu kavramlardan bazıları. 

"Hiç kuşkusuz başka bir dünyanın bekleme odası olan bu dünyada mutlu insan yoktur."

Beni zorlayan yalnızca kitapta geçen özel isimler oldu, Fransızca bilmediğim için telaffuzlarında zorlandım. Bir de, itiraf etmem gerekirse tempoyu düşüren kısımlarda, bu bilgi verme kısımlarında, asıl olay örgüsünün nerede kaldığını unutmamak için özel bir çaba harcadım. Olayların akışını kaçırmamak için okuduğum her seferden sonra defterime olanların özetini çıkardım. Sonunda toplamda yirmi sayfa olmuş bu özet. Bu bilgi verme kısımları bazı okuyucular tarafından olumsuz olarak eleştirilen bir unsur. Birkaç yerde bu yerlerin konuyla alakası olmadığını ve okuru sıktığından bahsetmişler. Kendi adıma konuşursam bu kısımların biraz yavaş okunduğunu kabul ediyorum, yer yer ben de biraz sıkıldım çünkü insan olayların nasıl gelişeceğini merak ediyor. Yazar birden araya girip bilgi vermeye başlayınca olayın tam heyecanlı yerinde reklam girmiş gibi hissediyorsunuz. Yine de dediğim gibi bu bilgiler olmadan bence bir şeyler eksik kalırdı Sefiller'de. Bu kısımlar atlanıp okunulsa belki olay örgüsü bütünlüğü çok da olumsuz etkilenmezdi ama okunduğu takdirde de anlatılanların sizde oluşturacağı etki bence daha farklı olurdu.

Ben aslında Sefiller ile büyümüş biriyim. Babam koyu Sefiller hayranıdır ve ben daha okuma-yazma bilmiyorken bile bana kitaptan bölümler okuduğunu hatırlıyorum. Bana aldığı ilk kitaplardan biri Sefiller'in çocuklar için sadeleştirilmiş versiyonuydu. Kitabın 1998 uyarlamasını kaç kez izlemişizdir bilmiyorum. Birinci ciltte gelişen olayların hepsini biliyordum ama ikinci cildi büyük merak ve heyecanla okudum. Ayrıca biraz daha dikkatle okumuş olsam gerek çünkü ikinci cildi okumam daha uzun sürdü. Sefiller'i okurken üzüldüm, öfkelendim, umutlandım, hayal kırıklığına uğradım; hepsini karakterle birlikte yaşadım. Kitap bittikten sonra da tüm bu duyguların yorgunluğunu hissettim üzerimde. Sefiller benim bir parçam oldu, çünkü bana bir şeyler verdi, bana dokundu. 

"Bilgilendiğinizde ve sevdiğinizde daha fazla acı çekersiniz. Gün gözyaşlarıyla doğar. Aydınlıktakiler en azından karanlıktakiler için ağlarlar."

Hayatımda okuduğum en iyi kitaplardan biri Sefiller. Herkes sever, herkes okumalı diyemiyorum. Elbette hitap etmediği kimseler vardır. Fakat klasik okuyan biriyseniz mutlaka okumanız gerektiğini söyleyebilirim. 

Bizlere böyle bir eser bıraktığın için binlerce kez teşekkürler Victor Hugo. Huzur içinde yat..


Siz Sefiller'i okudunuz mu?

Hakkında ne düşünüyorsunuz?

Benimle paylaşın!

Yorum Gönder

13 Yorumlar

  1. Sefiller romanını okuduğumu hatırlamıyorum. Okunması gereken bir kitap olduğunu biliyorum ve en kısa zamanda okumak istiyorum, özellikle yukarıda yazdıklarınızdan sonra... Ne kadar fazla etkilendiğiniz kaleminize yansımış, çok teşekkürler:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında yeterince yazamadım bile :D Umarım siz de yakın zamanda okur ve benim kadar keyif alırsınız :') Ben teşekkür ederim :')

      Sil
  2. Lise yıllarımda okumuştum. Ben de Fransızca sokak isimlerinde, insanların koştururken ya da kaçarken anlatıldığı bolca yer mekan isimlerinin geçtiği bölümlerde boğulmuştum. Ama bitirdiğimde Jean Valjean sen nasıl bir kahramansın demiştim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Uyarlamasını izlerken isimlerin telaffuzlarına dikkat ettim bilhassa, içimden nasıl okuduğumu anlayınca epey güldüm :D Bence de Jean Valjean, sen nasıl bir kralsın.. :')

      Sil
  3. Ben küçükken sadeleştirilmiş halini okumuştum. Ama çok küçükken 4. sınıftım belki de :D Ve 2 kitabı vardı biri sefillerdi ismi diğerinin monet (?) ti. O kadar üzülmüştüm ki. :D Kitabın hala bazı sahneleri aklımda. Tekrar okumak lazım asıl eseri teşekkürler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Monet mi? Allah allah :D O yaşlar için gerçekten ağır dram ama, ben de çok etkilenmiştim. Şimdi daha çok etkilendim gerçi.. :D Ben teşekkür ederim :')

      Sil
  4. çok önceden okuyup bir şey anlamamıştım . şimdi okunmayı bekliyor rafta

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunun gibi bazı eserlerin zaman geçtikçe yeniden okunmaları gerekiyor, ya da gerekmek değil de, başka bir tat verebiliyor insana. Umarım yeniden okuduğunuzda daha çok keyif alırsınız :')

      Sil
  5. Sefiller'i ortaokul zamanlarında sanırım saçma bir yayinevinden alip okumuş ve tabiki hiçbir şey anlamamıştım. Uzun zamandır da aslında aklımda olan bir kitap. Başta söylediğin gibi okumanın tam zamanı gibi hissediyorum ben de. Özellikle yazdığın yorum için de bir miktar etkilenmiş olabilirim. İki cilt olması biraz korkutsa da yeni alışverişime eklemeyi düşünüyorum. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Klasiklerde telif söz konusu olmayınca her yayınevi kafasına göre basıyor işte maalesef.. Özellikle klasik eserlerde çeviri faktörü çok önemli, o yüzden yayınevi seçimi tüm okuma zevkini doğrudan etkiliyor. Ben İş Bankası yayınlarından okudum ve çok memnun kaldım çeviriden, gönül rahatlığıyla önerebilirim. Yazının sizi tekrar okumaya heveslendirmesi beni çok mutlu etti. Umarım bu sefer daha büyük keyifle okursunuz kitabı. Sevgiler :')

      Sil
  6. Bu kitabı benden önce okumuş olman <3 Bir derste cosette 'in hikayesinin anlatıldığı bölümden sorumluyduk bu yüzden fransızcası üzerinde çalışmıştım orijinal dilde de çok güzel ama zor tabi. Tamamını okumak istedim ama hiç nasip olmadı önce kitabı satın almam gerekiyor bende hâla sadeleştirilmişi var :D Ama Victor Hugo'yu çok seviyorum ve okumadıysan Bir İdam Mahkumunun Son Günü'nü okumanı tavsiye ediyorum redaksiyonunu yaptığım için okumuştum ve epey etkileyici üstelik 5bin sayfa değil :D

    YanıtlaSil
  7. Üniversitede okumuş ve çok sevmiştim. Birkaç yıl sonra tekrar okumak istiyorum. Ölümsüz bir eser, ölümsüz kahramanlar...

    YanıtlaSil
  8. Sefiller klasiklerle ilk tanışma kitabımdır...soluksuz bir şekilde uykusuz geceler verdi bana...içine çeke çeke ...iyi okumalar dilerim okuyacaklara...

    YanıtlaSil