Çeviri Günlükleri #2 | İlk Gözağrım: Deccal


Deccal'i çevirmekte olduğumdan yazılarımda -aralara sıkıştırarak- bahsetmişimdir. Ama hiç kitap, kitap hakkında düşündüklerim ya da çeviri süreci hakkında bir şeyler yazmadım bloga. Çevirinin bitmesini bekledim önce, sonra da basılana kadar, kitap çıkana kadar bekleyeyim dedim. Sonunda baskıdan taze çıkmış kitapları elimde tuttuğuma göre bu yazıyı yazmanın da vakti geldi!

Heyecanla, instagramda paylaştığım bu fotoğrafın altına şöyle yazdım:

Zorlu, çetin ve acımasız bir süreçti Deccal'i çevirmek, çünkü Nietzsche yazdığı sözcüklerin her birinde yaşıyordu hala. Onlara dokunduğumda bana musallat oldu adeta, uykularımı kaçırdı, rahat vermedi bana. Aslında ben de pek şikayetçi değildim, bakmayın. Onun kelâmını aktarırken başıma hortlaması benim de işime geldi biraz. Aktarma işinde pek yardımcı olduğu, fikir falan verdiği söylenemez tabii ama artık rahat uyuduğuma göre o da memnun demek ki çıkan işten. Çevirinin içine saklandı belki, okurken dikkat edin, umarım siz de duyabilirsiniz onun sesini.

Kitabı çevirmek gerçekten zor bir işti, büyük bir dikkat, sabır ve hem fiziksel hem de zihinsel çaba gerektiriyordu. Bir de ben İzmir sıcağında, Haziran-Ağustos ayları arasında yaptım çeviriyi. Tabii bu yazıyı, kuru kuru "çeviri şöyle zordu, böyle zordu" demek için yazmıyorum. Beni ne zorladı, bu zorlukları nasıl aştım, kafamdan nasıl fikirler geldi geçti onlara biraz değinmek için yazıyorum. 

Her şeyden  önce, ben Nietzsche'yi daha önce tam olarak ana dilinden okumamıştım. Birkaç sayfa, birkaç söz, deyiş belki. Fakat bir kitabı çevirmek için başına oturmak bambaşka bir olay. Anlamak, anlamlandırmak bir yana bir de bu işin aktarma kısmı var ki biliyoruz, çeviride asıl mesele bu aktarabilme işi. Çok iyi anlamakla bitmiyor mesele, onu bir de çok iyi aktarabilmek gerekiyor. Çevirinin ne olduğunu size anlatacak değilim, herkes biliyor bu söylediklerimi ama bu basitçe söylediğim - çevirinin dinamiğini oluşturan bu temel eylem - farklı, yapıttan yapıta, yazardan yazara değişen unsurlarla adeta alengirli bir hal alıyor. Bu unsurlar ayağınıza taş oluyor, hatta yolunuza sinsice kurulmuş tuzaklar gibi avlıyor sizi. Nietzsche'de bu hainliği yapan, onun anadilini, Almanca'yı müthiş bir ustalıkla kullanmasıydı mesela.

Almanca'yı çok sevdiğimi söylemişimdir burada mutlaka ama dile olan hayranlığım Deccal'i çevirme sürecimde arşa ulaştı. Öyle cümleler, ifadelerle karşılaştım ki onları aşıp çeviriye devam  etmem bırakın saatleri, bazen günleri buldu. Kimi zaman defalarca okuduktan sonra anladım Nietzsche'nin neyi ima ettiğini, söylediklerinin altında bir iğneleme olduğunu. Bu yüzden, hiçbir imayı kaçırmamak, her bir iğnelemeyi okuyucuya olduğu gibi hissettirmek için defalarca ama defalarca okudum çevirdiklerimi. Ezberlediğim cümleler oldu. 

Anlamlandıramadığınız bir şeyi, dilbilgisel olarak mükemmel bir şekilde çevirseniz dahi, karşınızdakinin bu çeviriyi yeterli bulduğunu görseniz dahi o çeviri içinize sinmiyor. Nietzsche'yi Türkçe konuştururken onun söylemeyeceği veya söylemediği tek bir ifade dahi araya karışırsa tüm büyü bozulur.  Çünkü bu eser kurgu bir roman değil, tamamen, tepeden tırnağa düşünsel bir anlatı. Yazarın  söylemini Türkçe'de yeniden yaratırken, yaptığım işi anlamlı ve değerli kılmak adına bu yüzden çok titiz davrandım. Onun sözlerini aktarma işinden önce, Nietzsche'yi, anlatmak istediklerini, Nietzsche'nin derdini anlamaya çalıştım, bunun için gerçek bir çaba verdim. Bu düşünce mesaisi, anlatılanları Türkçe'ye aktarmak kadar zamanımı aldı, hatta belki de daha fazlasını. Kısacası bu çeviri sürecinin yarısı Nietzsche'yi anlamayı, diğer yarısı ise onu dilimize aktarmayı içeriyordu. 

Dediğim gibi her çevirinin kendine göre zorlukları var. Ayrıca her çeviride kayıplar  olur, bir şeylerden feragat edilmesi gereken durumlarla karşılaşılır. Felsefi bir eser olması sebebiyle Deccal benim üzerinde uzun uzun düşündüğüm, sorgulamalar yaptığım bir kitap oldu; gerek çevirirken, gerekse okurken. Nietzsche ile yüzde yüz aynı fikirleri paylaştığım söylenemez ama onun fikirleri okunmaya, sorgulanmaya değer bence. Hem haklı olduğu noktalar yok değil.

Kitabın arka kapak tanıtımı için şöyle bir yazı yazdım, kitap hakkında başka ne söyleyebilirim bilmiyorum:



İlk olarak 1895 yılında yayımlanan Deccal ile Nietzsche, Hıristiyanlıkla ilgili eleştirilerini altmış iki kısa bölümde açık ve net bir şekilde dile getirir. Daha önce tanrının öldüğünü duyuran yazar bu kitabında Hıristiyanlık değerlerinin, bu tür değerleri ortaya koymak için gerekli niteliklere sahip olmayan insanlar tarafından yaratıldığını söyler. Bu değerleri gerçeğe aykırı olarak niteler ve bunların insanı zayıf kıldığından bahseder. Ona göre insanlığı çürüten ve yok olmaya götüren, sonradan uydurulmuş bu değerlerdir. Dolayısıyla insanlığın kurtuluşu için muhakkak Hıristiyanlığın kökünün kazınması gerekmektedir. Nietzsche’nin sözünü ettiği Deccal, Hıritiyan-olmayan-kişidir aslında; Hıristiyanlığın bütün yalanlarını reddeden ve kendi doğasını kabullenip onu çöküşe götürecek olan değerlerle savaşan kişidir. Nietzsche en nihayetinde, yalnızca tek bir gerçek Hıristiyanın varlığından söz eder; fakat onun da çarmıhta can verdiği gerçeğinin altını çizer.
En son kaleme aldığı otobiyografik eseri Ecce Homo dışında, önemli fikirlerini ifade ettiği son yapıtı Deccal, Alman filozofun felsefe tarihindeki yerini anlamak açısından son derece önemlidir. 

Aşağıda çeviri sürecinde defterime karaladıklarımdan birkaç kesit paylaşacağım. Ben kara düzen çeviri yapıyorum biraz. Önce defterime yazıyor, sonra temize çekiyorum - bilgisayara geçiriyorum yani. Güzel oluyor, çeviri günlüğü gibi. Hatıra olarak saklaması hoş. 













Kitap bugün yarın raflarda görünmeye başlar. İnternet satışı ise başladı. Kitapyurdu, Pandora, kitapstore gibi sitelerde bulabilirsiniz. Felfeseye ilgili olanların mutlaka okuması gereken bir eser olduğunu  düşünüyorum, kendim çevirdim diye demiyorum :P

Yorum Gönder

25 Yorumlar

  1. En yakın zamanda bir kitapçıya girip bu kitabı arayacağım ve arkasını çevirip ben bu çevirmeni bir yerden tanıyorum diyeceğim .... tebriklerrrrr

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım keyifle okursunuz. Çok teşekkür ederim :')

      Sil
  2. niçe niçe cevirilereeeee, ceviri sürecini göstermen de hoş olmuş, dedim sana daha önce, iyi çevirmensin diyeeee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sen öyle diyorsan :P Çok teşekkür ederim Deep, bir tanesin :')

      Sil
  3. emektir çeviri, okumak isterim :) tebrikler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım okur ve memnun kalırsınız çeviriden... Çok teşekkür ederimm :')

      Sil
  4. İlginç bir kitap okumam gerek deccali

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten ilginç..Umarım okursunuz ve beğenirsiniz :')

      Sil
  5. son yazıma koydum bu yazınıııı heyooo :)

    YanıtlaSil
  6. Çeviri hem keyifli hem zor bir iştir... kolay gelsin diyorum, selamlar :)

    YanıtlaSil
  7. Tebrik ederim, emekleriniz çok kıymetli 🌸

    YanıtlaSil
  8. Çok tebrik ederim. Yabancı dil bilmek, okumak, anlamak farklı bir olay; edebi ve felsefi metni anlayıp yorumlayarak farklı bir dilde duygusunun yitirilmeden çevirisinin yapılabilmesi çok ayrı bir olay. Elinize sağlık. Çok sevindim daha nice büyük başarılarınız ve mutluluklarınız olur umarım :)

    YanıtlaSil
  9. Tebrik ederim, nice nice çevirilerini okuruz umarım! :)
    Süreciyle birlikte anlatınca çeviri için verilen emekleri öğrenmiş olduk. Kolaylıklar :)

    YanıtlaSil
  10. Çok sağ ol canım benim, çok teşekkür ederim ^.^

    YanıtlaSil
  11. Çok tebrik ederim Gözde. Zorlu ama keyifli bir süreç olmuş. Seni daha çok kitabın çevirmenliğinde görürüz inşallah. Kitabı 1000Kitap'a ekledim. Orada bir sayfan var artık :-)

    https://1000kitap.com/yazar/r-gozde-turker

    YanıtlaSil
  12. Çok sevindim hem senin için hem de bizler için. Çevirmen çok önemli kitaplarda ve ben de senin yazım tarzını seviyorum. Nice çevirilere :))

    YanıtlaSil
  13. Merhaba Gözde hanım. Sitenizi ara ara takip ediyorum. Kaliteli içeriklerinizden dolayı emekleriniz için de teşekkür ediyorum. Deccal kitabını da https://rehberkitapkirtasiye.com sitesine ekliyorum. Umarım her okuyan sizin gibi keyif alır. Teşekkür ediyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, güzel yorumlarınız için ben teşekkür ederim. Çok sağ olun :')

      Sil