5 | Kâtip Bartleby / Herman Melville | #kom2020


Kâtip Bartleby

Özgün Adı: Bartleby, the Scrivener

Yazarı: Herman Melville

Çevirmeni: Hamdi Koç

Yayım Yılı: 1853

Yapmamayı tercih ederim.

Bu sıralar okuduğum en güzel kitaplardan biri olan Kâtip Bartleby hakkında biraz konuşmaya geldim. Aslında biraz geç kaldım çünkü kitabı geçen ayın sonunda okudum, yani bir ay önce kadar okudum. Kitap uzun süredir okunacaklar listemde bekliyor, diğerleriyle birlikte sırasının gelmesi için sabırsızlanıyordu. Bir ders için ödev olarak verilince daha fazla beklemesi gerekmedi (neyse ki). 

Kısacık bir kitap Kâtip Bartleby ama bence tekrar tekrar okunmaya ve üzerinde düşünülmeye değer bir hikâye. Herkesin kendileri için çizilen sınırların içinde kaldığı, onlar için hazırlanmış kalıpların dışına çıkmadığı ve aslında tam da bu yüzden tektipleştiği bir toplumda bu monotonluğu bozan, farklı bir ses Bartleby. Sistemin, düzenin sekmeden işleyen çarkında bir dişli olmayı bilinçli bir şekilde, kendi isteğiyle reddeden ve bunun sonuçlarını da şikayet dahi etmeden göğüsleyen bir karakter o. 

Kitap hakkında başka da bir şey söylemeye gerek yok aslında. Böyle sıradışı, yaptıklarıyla -daha doğrusu yapmadıklarıyla- okuru şaşırtan ve gerçekliğini sorgulatan bir karakteri okumak benim için çok keyifli ve ilginç bir deneyim oldu. Bartleby, gerçekten de okuduktan sonra unutabileceğiniz biri değil. Bu karakterin, yapmanız gereken, yapmanız beklenen bir şeye karşı içinizde  duyduğunuz herhangi bir isyan kıvılcımından, onun ruhundan yaratıldığını düşünüyorum. Bartleby, ete kemiğe bürünmüş bir başkaldırı. Agresif bir tavrı da yok onun, aslında beni şaşırtan ve nihayetinde ona hayran bırakan da bu oldu. Onun tepkisi son derece öznel, özgün ve kendi halinde. Pasif demek istemiyorum, kendi halinde demek de onun tavrını küçülten, önemini azaltan bir ifade ama onun direnişindeki kendi halindelik aslında hiç sorunsuz işleyen bir sistem için çok büyük bir tehdit. 

İçerik ve anlatımla ilgili söyleyecek pek bir şeyim yok aslında ama bakış açısının yazarın bilinçli bir seçimi olduğunu düşünüyorum. Hikaye gayet tabii tanrısal bakış açısıyla da aktarılabilirdi ama yazarın bilerek ve isteyerek verdiği bir kararla Bartleby'nin patronunun ağzından dinliyoruz olanları. Bu bence önemli bir ayrıntıydı çünkü anlatıcının Bartleby'nin eylemsizliğiyle ortaya koyduğu direniş karşısındaki duygu düşünceleri, bu direnişe karşı verdiği tepki ancak bu şekilde bu kadar başarılı bir şekilde ortaya konabilirdi. Okurun geçirdiği düşünce süreçlerinden bir anlamda anlatıcı olan patron da geçti, ayrıca bu durumla yüz yüze olan kişi o olduğu için onun hissettiği çaresizlik de okurun paylaştığı bir his olmasa da onunla empati kurmak zor olmadı. Kısacası hikayenin üstten, olaya dahil olmayan bir anlatıcı tarafından anlatılmasındansa, özellikle, yaptırım gücü olan-olması gereken biri tarafından anlatılması bence hikayenin en güçlü dinamiklerinden birini oluşturuyordu. 

Kitabı Çeviri Eleştirisi dersi için, özellikle çevirisine odaklanarak okudum. Birkaç çevirisini daha dersimizde mercek altına aldık. Hamdi Koç'un yaptığı bu çeviride eski sözcük kullanımı daha dengeli, okuru rahatsız etmeyecek düzeydeydi. Bunun yanı sıra kaynak metne bağlı kalınmasından kaynaklanan, kulağa doğal gelmeyen ifadeler de mevcut. Eserdeki kültürel, tarihsel göndermeler de çeviri notlarıyla açıklanmış. Yalnız, çevirmenden mi yoksa editörden mi kaynaklandığını bilemediğim bir noktalama işareti sorunu da vardı baskıda. Özellikle virgül kullanılmaması sonucu meydana gelen anlam karmaşası okuru rahatsız edecek seviyedeydi, ayrıca bu durum cümlelerin açıklığını da olumsuz etkilemişti. 

Bunların dışında, çok dikkat ederek okumasaydım memnun kalabileceğim bir çeviriydi. Özellikle kayıplara ve kazançlara odaklanarak yaptığım bir okuma oldu. Hamdi Koç'un çevirisini tercih edebilirsiniz. Onun yanı sıra kitabı, Yusuf Eradam, Murat Belge gibi çevirmenler de çevirmiş. Bu çeviriler hakkında da hem olumlu hem olumsuz eleştiriler yapıldı dersimizde. Tabii en güzeli hikayeyi yazıldığı dilden okumak ama ben okuduğum çeviriyi de tavsiye edebilirim. Hikayenin özüne zarar veren bir çeviri değildi en azından. 

Öyle ya da böyle, er ya da geç, okumanız gereken bir klasik bu. Listenizdeyse daha fazla bekletmeyin, yoksa, yakın zamanda okumak üzere hemen okuma listenize ekleyin. Okuyalı uzun zaman olduysa bu hatırlatmayla yeniden okuyun. 



Siz Kâtip Bartleby'i okudunuz mu?
Hakkında ne düşünüyorsunuz?
Benimle paylaşın!

Yorum Gönder

5 Yorumlar

  1. Kitabı okumadım. Şimdiye kadar hiç ilgimi çekmemişti ama sen önerdiysen hemen listeme ekliyorum :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hemen bir solukta biten bir öykü zaten, bence keyifle okuyup pişman olmayacaksın Şule ablacım :')

      Sil
  2. Listeme okumak için eklemiştim şimdi senin yorumunu görmek hoş oldu. Kesinlikle okuyacağım :)

    YanıtlaSil
  3. Bu kadar geç yanıt verdiğim için lütfen kusura bakma İlkay. Evet girer, neden olmasın :')

    YanıtlaSil