Eylül 2019 | Aylık Rapor

Herkese merhaba!

Rahat geçen iki haftanın sonunda yine yoğun bir dönem geldi çattı. Aylık raporumu yazacak zamanı bile anca buluyorum. Bu dönem yüksek lisans eğitimime başladım ve daha ilk günlerden çalışmalarımızın ne kadar yoğun ve derinlemesine olacağını anladım. Lisanstan çok çok farklı gerçekten. Yine de olmak istediğim yerde olduğum hissiyle doluyum, çok mutluyum. Önemli olan da bu aslında, olduğun yerden, yaptığın şeyden memnun olmak.

Ekim'in gelmesi beni çok mutlu ediyor, çünkü Gotik Edebiyat Kulübü ile aylık bir maraton yapacağız bu ay. Geçtiğimiz ayın son günlerinde, karar verme aşamasında adım adım yükselen heyecanım ekimin başlamasıyla doruk noktasına ulaştı. Kelimenin tam anlamıyla içim içime sığmıyor. Okul okumalarım çok fazla olsa da henüz kurgulara veda etmeye hazır değilim. Ne yapıp edip bu okuma maratonunu verimli geçirmeye kararlıyım. Bu konulardan ayrı iki yazıda bahsedeceğim. Raporu uzatmak istemiyorum. 



NE OKUDUM?

*Deccal : Hıristiyanlığa Sövgü / Friedrich Nietzsche

Kendi koyduğum başlıkla bir kez daha okudum Deccal'i. Bir noktadan sonra okumayı bırakmam gerekiyordu çünkü eleştirel gözle okuduğum için hep bir değişiklik yapasım geliyordu. Bu son okuyuşum oldu. Basıldıktan sonra bir daha okuyacağım diyorum ama emin de değilim. Şunu şöyle yapsaydım, şunu şöyle çevirseydim stresine girmek de istemiyorum ama... Bakalım. Çeviri süreciyle ilgili  bir yazı yazmayı düşünüyorum, kitapla ilgili kişisel görüşlerimi de o yazıda paylaşacağım.

*Herbert West : Diriltici / H.P. Lovecraft

Karanlık Şato Lovecraft okumaları çerçevesinde okuduğum ilk eser oldu Diriltici. Yazara güzel bir eserle başlamış oldum bence. Ay içinde okuduğum diğer hikayelerine nazaran Diriltici daha çok hoşuma gitti. Bir yayında belirli sıklıkla yayınlandığı için her bölüm başında tekrarlar vardı. O kısımları okumak biraz sıkıcı olsa da dikkatimi çok fazla yoğunlaştırmam gerekmedi bu hatırlatmalar sayesinde. Sonu özellikle oldukça etkileyiciydi.

*Zenci Fabrikası / Gil Scott-Heron

D&R'ın Can kampanyasından büyük merak ve hevesle aldığım bir kitaptı Zenci Fabrikası, almış olmak için almamıştım yani. Çok büyük beklentilerim vardı ama nedense umduğumu bulamadığımı hissettim bitirdikten sonra. Yazıldığı dönem için etkileyici olsa da benim açımdan etki konusunda sınıfta kaldı  sanki. Bunun, o kültürde, o toplumda yaşamıyor oluşumla da ilgili vardır elbette.

*Cthulhu'nun Çağrısı / H.P. Lovecraft

Ayın ikinci hayal kırıklığı da bu öykü oldu. Lovecraft'ın en bilinen ve sevilen hikayesi aslında Cthulhu'nun Çağrısı ama bana hitap etmedi pek. Okurken sıkıldım hatta, sık sık koptum anlatımdan. Kısacası beğenemedim, üzüldüm.

*Big Bang ve Tanrı / Caner Taslaman

Bir Müslüman Evrimci Olabilir Mi? kitabından sonra Big Bang ve Tanrı'yı da hemen okumak istedim ama araya başka kitaplar girdi. Bu ay okumaya fırsat buldum. Çok ufuk açan bir kitap olmadı benim için. Zaten düşündüğüm şeyler, vardığım sonuçlar içeriyordu kitap. Yani yeni bir şey yoktu benim açımdan, farklı şeyler düşünmeme neden olmadı. Bu kitabın kötü olduğu anlamına gelmiyor elbette. Bence bu konuya ilgisi olanların, bu konuyla ilgili kafasında soru olanların okuması gereken bir kitap bu da. 

*Mezar / H.P. Lovecraft
*Yabancı / H.P. Lovecraft
*Erich Zann'ın Müziği / H.P. Lovecraft

Bunlar da bu ay okuduğum kısa Lovecraft öyküleriydi. İçlerinden en çok Erich Zann'ın Müziği'ni beğendim.

*Geveze Yürek / Edgar Allan Poe
*Kuyu ve Sarkaç / Edgar Allan Poe
*Amontillado Fıçısı / Edgar Allan Poe

Lovecraft okurken aynı türde yazdıkları ve aynı dönemde yaşadıkları için onu Poe ile karşılaştırdım devamlı. Okuduğum Lovecraftlardan yeterince keyif alamayınca da en sevdiğim Poe öykülerine sığındım. Amontillado Fıçısını ilk kez okudu (dinledim) ve o da çok etkileyiciydi. Gece yolculuğunda dinleyince öykülerin etkisi yüz katına çıktı resmen. İçlerinden en sevdiğim elbette, Geveze Yürek.

*Diyet / Ömer Seyfettin

Yine yolculukta dinlediğim öykülerden biriydi. Sonunu bilsem de hikayenin olay örgüsünü unutmuşum. Bir daha dinlemek iyi oldu. Ömer Seyfettin'in en sevdiğim öykülerinden biridir Diyet.



NE İZLEDİM?

Yine raporu yazarken fark ettim, bu ay pek bir şey de izlememişim. Hele yeni bir film hiç izlememişim. Ne garip, eksikliğini de hissetmedim...

*The Fellowship of the Ring (2001)
*The Two Towers (2002)
*The Return of the King (2003)

Kardeşim sonunda seriyi izlemeye karar verdi, evde Yüzüklerin Efendisi bensiz izlenmez. 

*Anne with an A

Tam bu zamanlarda izlenecek sıcacık, samimi, kalbinize dokunacak bir dizi. Ben havasını biraz Heidi'ye biraz Pollyanna'ya benzettim. Yeni sezonu da geliyor, bence bir şans verin.

*Shingeki no Kyojin | 2. Sezon ve 3/1. Sezon

Bana kalsa birinci sezondan bir kez daha başlardım, çok seviyorum bu animeyi. En sevdiğim olabilir hatta. Her yeni sezona bir önceki sezonu izleyerek başlıyorum. Hiç bitmese keşke. Üçüncü sezonun yarısındayım, farklı bir yöne doğru gidiyor sanki olaylar ama şikayetçi değilim. Yeni sezonda çizimler ve karakterlerin sesleri de değişti. Seslere alışmam biraz zor oldu ama çizimler konusunda olumsuz düşüncelerim yok. Haa, açılış iğrenç, hemen geçiyorum, katlanamıyorum. İlk iki sezonun o mükemmel açılışlarının yanında bu, gerçekten olmamış...


NE YAZDIM?

Raporu yazarken fark ettim, bu ay okuduklarımdan hiçbirini yorumlamamışım blogda. Bu çok şaşırttı ve üzdü beni.. 






NE DİNLEDİM?

Bu ayın başında çok güzel bir şarkı, daha doğrusu bir şarkının çok güzel bir yorumunu keşfettim ve nerdeyse her gün bir kere dinledim onu. Yakın zamanda bıkacağımı da düşünmüyorum, insanın ta içine dokunan bir yorum. Yukarıda paylaştığım ilk şarkıdan bahsediyorum. Listenin de birinci sırasında yer alıyor. Bu ay keşfettiğim bir başka güzel şeyse yeni tanıdığıma utandığım İranlı sanatçı Şehram Nazıri. Müthiş bir ses, enfes. Onun da en çok dinlediğim şarkısını yukarıda paylaştım.

Çok çok sevdiğim The Lumineers'ın yeni albümü çıktı bu ay. Yine çok güzel, dönüp dönüp dinledim hep. Eski şarkıları da hiç eskimiyor benim nazarımda zaten. Listemde en sevdiğim ve en çok dinlediğim şarkıya yer verdim.

Sonra bu ay, Temmuzun sonunda, Bakü'de düzenlenen 43. Unesco Dünya Mirası Komitesi'nin açılış seramonisinde yapılan konserin albümü çıktı. Benim de bu konserden albümün çıkmasıyla haberim oldu. Sami Yusuf'u tanıyorsunuzdur belki, konserin bestecisi, düzenleyen ve yöneten kendisi. Konserin adı ise: Azerbaijan : A Timeless Presence. Albüm, daha doğrusu konser Azerbaycan'ın kültürel mirasına ait eserlerden oluşuyor. Orkestra olsun, koro olsun gerçekten eşsiz bir konser olmuş. Orada olup canlı dinleyemediğim için çok üzüldüm. Albüm 9 Eylül'de çıktı ve ben o tarihten sonra albüme bağımlı hale geldim. Çok çok etkileyici olmuş. Albümü Spotify'dan dinleyebilirsiniz, mutlaka dinleyin ama gerçekten muhteşem. Listemde yer verdiğim parça Nesimi'nin kelimelere sığmayacak "Sığmazam" gazelinin yorumu. Dinlediğim en iyi yorumlardan biri. 

Bu ay Mabel Matiz İzmir Fuarı'nda konser verdi, ben de gitme fırsatı buldum. Resmen saatler kala haberim oldu bundan ve yine kaçıracaktım neredeyse. Canlı dinlemek istediğim sanatçılardan biriydi Mabel Matiz ve bu fırsatı da kaçırmadığım için çok mutluyum. Normalde son albümünde pek sevmediğim ve sadece birkaç kerecik dinlediğim Fırtınadayım şarkısını canlı sesinden dinleyince çok sevdim. Çok tuhaftı gerçekten. Canlı dinlemek fark yaratıyormuş gerçekten. 

*Emel Mathlouthi - Naci en Palestina

*Şehram Nazıri - Shirin Shirin

*The Lumineers - Donna

*Sami Yusuf - Nasimi

*Mabel Matiz - Fırtınadayım


-Şu etkileyici performansı izlemeden yazıdan çıkmayın nolur.


Yorum Gönder

4 Yorumlar

  1. Bol okumalı bir ay olmuş. Ne güzel

    YanıtlaSil
  2. Yüksek lisans eğitimim; kendi kendime en eğlendiğim, dilediğimi sınırsızca tezim ve kendim için okuduğum dönem idi. Yoğun temponuzun devamını dilerim. Olmaktan mutlu olduğunuz yerde keyifle gelişin.

    YanıtlaSil
  3. harika, dolu dolu geçen bir ay olmuş senin için darısı Ekim’e :)

    YanıtlaSil
  4. Benim de yüksek lisansım devam ediyor, okulların açılmasıyla yoğunluğunu hissettirdi gerçekten. Dinlediklerimde çok sevdiğim şarkılar buldum. Naci en Palestina çok özel bir şarkı. Lumineers ı da çok severim. Yüzüklerin efendisi de bu aya çok yakışmış. Okudukların yine çok çeşitli güzel kitaplar. Eylül ayı güzel geçmiş bence, darısı Ekime :)

    YanıtlaSil