Damızlık Kızın Öyküsü / Margaret Atwood | Kitap Yorumu


Damızlık Kızın Öyküsü

Margaret Atwood

Özgün Adı : The Handmaid's Tale

Çevirmen : Sevinç & Özcan Kabakçıoğulu

Yayım Yılı : 1985


Daha iyi, asla herkes için daha iyi demek değildir. Kimileri için daha kötü demektir, her zaman.

Kitabı bitireli bir süre olsa da yorumlamak için uyarlama dizisini de izleyip bitirmeyi bekledim. Karşılaştırma yapmak da istiyordum çünkü. Dolayısıyla dün diziyi de bitirince artık roman ve dizi hakkındaki görüşlerimi yazmanın vakti geldi.

Damızlık Kızın Öyküsü bir distopya. Kısırlığın salgın bir hastalık gibi yayıldığı bir dünyada insanların üremesini kontrol altına almak ve sağlıklı bebekler dünyaya gelmesini sağlamak için bir grup hükümete darbe yapıp yönetimi ele geçiriyor. Sonrasında yeni çıkarttıkları yasalarla kademeli olarak kadınların haklarını ellerinden alıyorlar. En sonunda gelinen noktada, kadınlar özgürlüklerini tamamen kaybetmişlerdir ve kendi bedenleri hakkında dahi söz söyleme hakları kalmamıştır. 

Yeni hükümet kadınları doğurganlıklarına göre sınıflandırmıştır. Damızlıklar, hala üreyebilen kadınlardır ve üst mevkilerde bulunan fakat çocuğu olmayan erkeklere tahsis edilirler. Marthalar doğurganlıklarını kaybetmiş kadınlardır ve bu kadınlar da hizmetçi olarak görev yaparlar. 

Damızlık kızlar birer birey olarak bile görülmezler; öyle ki darbeden önceki isimlerini dahi ellerinden alıp kullanmalarını yasaklarlar. Onlar artık, görevlendirildikleri evin sahibi olan adamın ismiyle çağrılırlar. Bu kitapta da o kızlardan birinin, Fredinki'nin öyküsünü okuyoruz.



Zaten konusu itibariyle çok korkunç, insanı dehşete düşüren bir kitap olduğunu tahmin edebilirsiniz. Fakat ben yine de okumadan önce bu kadar etkileyici olduğunu tahmin etmemiştim. Bir kadının içinde yaşayıp yaşayabileceği en korkunç yönetime şahit oluyorsunuz; okuduktan sonra kabuslarıma dahi girdi. 

Damızlık kızın hikayesini okurken sık sık geriye dönüşler yaşadık ve darbeden önceki zaman dilimini ve sonrasındaki ilk dönemleri de öğrenme fırsatımız oldu. İnsanların bu yönetime doğru ilerlerken belirtileri görmezden gelmesi, çok da önemsememesi ve doğru anda tepki verememesinin sonuçlarının ne kadar korkunç olabileceğini bir kez daha hatırlamış olduk. 

En ürkütücü olan da aslında bu distopyanın çok gerçek-dışı olmamasıydı. Özellikle ülkemizde kadına verilen (!) değeri düşününce böyle bir son çok da olasılıksız görünmedi gözüme. Tüm o vahşetler, aşağılanmalar, hor görülmeler aklıma geldi devamlı ve böyle bir son istemiyorsak kadınlar olarak, insana değer veren erkekler olarak her zaman bilinçli olmamız gerektiğini, kadına karşı mevcut algıyı değiştirmeye yönelik elimizden ne geliyorsa yapmamız gerektiğini düşündüm hep. 


Olay örgüsü çok güzeldi, kurgunun işleyişini çok beğendim. Uygun yerlerde geriye dönüşler yapılması ve yazarın, durumun darbeden önce nasıl olduğuna, darbeye giden süreçte neler yaşandığına dair bir fikir oluşturması o an gelinen noktayı anlamak konusunda okura büyük yardımı olmuştu bana göre. 


Yazarın dili biraz alışılmadıktı. Konuşma çizgileri veya tırnak işaretleri yoktu ve ilk önce bunu çok yadırgadım. Kim konuşuyor anlayamıyordum ama kitap ilerledikçe bu duruma ayak uydurdum ve sonuna geldiğimde de yazarın neden böyle yazmayı tercih ettiğini de anladım. Kısacası olumsuz yorumlara neden olan bu anlatım biçimi beni çok da rahatsız etmedi. 

Yukarıda da dediğim gibi, halkın bilinçli olup böyle olaylara zamanında tepki verebilmesinin önemi vurgulanmıştı bence romanda. İçinde bulunduğumuz günleri göz önüne alırsak bence bu romandan almamız gereken en önemli derslerden biri bu. Şimdi önemsiz gibi görünen küçük gelişmeleri fark edemezsek, tepkisiz kalır ve bunları akışına bırakırsak bir gün kendimizi böyle bir distopyanın içinde bulabiliriz.

Kitap kurgusu gereği, işlediği konu gereği oldukça kasvetli ve hüzünlü. Bu karanlık, iç sıkıcı atmosfer aslında okurun durumun vehametini daha iyi idrak etmesi, ana karakterle empati kurabilmesi  açısından güzel yansıtılmıştı bana kalırsa. Okurken, anlatıcının kullandığı kelimeler, kurduğu cümleler ve sessiz düşünceleri arasındaki umutsuzluk ve yorgunluğu kolayca hissebiliyorsunuz. 

Kitap benden beş yıldız aldı. Bence herkesin okuması, okutması, ders alması gereken bir hikayesi var. Özgürlüğün en büyük nimet olduğunu bir kez daha hatırlatan bir öykü. 



Dizisi ise şimdiye kadar izlediğim en en en iyi uyarlamalardan biri. Kitabı bitirdikten sonra bu öyküyü dizi formatında nasıl uyarladılar diye çok merak ettim. Çünkü bence ancak film olabilecek bir kurguya sahipti; tabii kitapta anlatıldığı kadarıyla. Fakat kurgu öyle güzel genişletilmiş, öyle profesyonelce detaylandırılmıştı ki aynı tadı, hatta bir tık fazlasını aldım diziden. 

Bahsettiğim o karamsar hava o kadar başarılı verilmişti ki hayran kaldım. Oyunculuklar olsun, hikayenin gidişatı olsun benden tam puan almayı başaran bir dizi oldu The Handmaid's Tale. 

İlk sezon kitabın sonuyla aynı şekilde bitti. Bundan sonra tamamen senaristlerin kaleminden çıkanları izleyeceğiz yani, dizi kitaptan çıkmış bulunuyor. 

Kitap da, uyarlaması da aldığı tüm övgüleri hak ediyor.

Muggle ikisini de tavsiye ediyor.



* Görseller alıntıdır.

* Popsugar Reading Challenge 2018 : Feminizmle ilgili bir kitap. 



Siz Damızlık Kızın Öyküsü'nü okudunuz mu?

Hakkında neler düşünüyorsunuz?

Benimle paylaşın!




Yorum Gönder

25 Yorumlar

  1. Diziyi görmüştüm ilk olarak lakin kitabı olduğunu öğrenince önce kitabı okumak istediğimden ertelmiştim. Bu yorum sonrası listede ön plana çekmem gereken kitapların arasında girdi. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaptan sonra diziyi de şiddetle tavsiye ederim, umarım sen de keyifle okur ve uyarlamayı da beğenirsin :')

      Sil
  2. Çok güzel yazmışsın ben sadece diziyi izledim gerçekten müthişti :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dizi, kitap böyle uyarlanır işte dedirtti. Gerçekten çok başarılıydı. Teşekkürler :')

      Sil
  3. aşırı merak ediyordum şimdi daha da merak ettim ilk alışverişimde sepete ekliycem :) dizisi olduğunu da bilmiyordum başlayasım geldi ama direniyorum :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kitaptan sonra izleyince daha keyifli olacak emin ol. Umarım sen de benim kadar beğenirsin :')

      Sil
  4. Birkaç yerde gördüğüm ama konusuna bakmadığım bir kitaptı. Oldukça merak ettim şimdi. Böyle farkındalık oluşturan kitaplara ihtiyacımız var.. Listeme ekliyorum. 😊 Sevgiyle kal... 😘💙

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle katılıyorum. Umarım sen de okuyup/izleyip beğenirsin :')

      Sil
  5. Cidden çok etkileyici, çok çarpıcı. Kitabı okuduktan sonra mutlaka diziyi de izle, beğeneceğinden eminim :')

    YanıtlaSil
  6. dizisini izledim kitabı daha mı güzel yaniiii :)

    YanıtlaSil
  7. Kitabı da diziyi de çok merak ediyorum. Yollarımız ne zaman kesişir bilemiyorum :-(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dizi böyle ilerlerse daha da popülerleşecek, bu olmadan önce kesişir umarım :D

      Sil
  8. ben de çok izlemek istedim ama sadece blutv üzerinden izlendiği için başlayamadım bir türlü :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, o sebepten diziye ulaşmak biraz sıkıntı :/

      Sil
  9. Yani kitabı da filmi de çok beğenmişsin anladığım kadarıyla ama sence kitap mı dizi hangisiyle başlamalıyım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her ikisini de yapmak istiyorsan; yani hem kitabı okuyup hem de diziyi izlemek istiyorsan önce kitabı oku derim; çünkü diziyi izledikten sonra kitabı okursan kitap biraz yavan gelebilir :D

      Sil
  10. Konu dehşet verici. Ama alıştığımız türden, akıcı kolay okunabilen bir kitap değil. Devrik ve kopuk cümleler hayli zorluyor. Başka bir çevirisini bulursam onu da okumak istiyorum. Cok iyi ve sadik bir kitap okuyucusu olarak S.A ve Ö.K cevirisinden hiç keyif almadim. Paraya kıyıp diziyi izleyecegim. Keyifli okumalar hepinize

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Katılıyorum kitap aşırı övgü aldı bir çok dergide öneri olarak yayınlandı fakat hep bir eksik geldi.

      Sil
    2. Ben bunu yazarın üslubuna verdim açıkçası, yazarın da aynı şekilde yazdığını okumuştum. Çünkü aslında anlatılanlar Offred'in sesini kaydettiği bir kasetten dinleniyor. Bundan dolayı kopuk, devrik cümlelerin olması bence doğal. Benim kanatimce çevirmen de yazarın bu anlatım biçimine sadık kalmış...

      Sil
  11. Sonunda ne oluyor bilen yok mu june kurtuluyorum ve rejim cokuyormu

    YanıtlaSil
  12. Off aynenn ya biri bunu yazsın diziyi izlerken ağlamaktan harap oldum 3. Sezondayim bu nasil bir tajedi ya kabuslarıma giriyo bazı sahneler o kadar etkiliki travmalar yaratabiliyo insanda keske hic baslamasaydim diyorum cogu zaman ama sizi icine o karanliga oyle bi cekiyoki bir gun kurtulacaklarina olan o bitmek bilmez o umut kirintisi aptallar gibi devam etmenize neden oluyor. Kisacasi bir adim attiktan sonra bir daha da cikamiyosunuz etkisinden.Bunu bilerek başlicaksaniz baslayin.Basroldeki kadin ve digerleri o kadar gücluki hayatima bu kadar dokunan beni etkileyen baska bir karaktere rastlamadim her seye ragmen iyiki izledim diyorum insani ozellikle biz kadinlara ornk olup daha guclu ve erkek egemenligine boyun egmeyen kadinlara ornek olur cinsten.

    YanıtlaSil
  13. Çoook etkileyici bir kitaptı. Ben de geçtiğimiz günlerde bitirdim. Umarım böyle bir distopya hiçbir zaman varolmaz

    YanıtlaSil
  14. Günümüzün örneklerinde de var aslında meşrulaştırılmış şeklinde maalesef bu kadar boyuta geçilir mi; bu mümkün gözükebilir! O kadar çok ağladım ki anlatamam ! Biz de bu kadar cesur kadınlar olamazdı sanırım; aciz erkekler hala büyütürsek sonumuz şeriat gibi! Şeriatta var bunlar ve hala böyle bir ülke var sadece kadın üretkenlik için yaşatılıyor. Sadece o ülkedeki kadınları , çocukları düşündükçe daha çok ağladım. İyi nesil için ilk önce kadın olarak iyi bir çocuk yetiştirmekten geçiyor sanırım ama ilk önce bizlerin tedaviye gitmesi lazım sanırım !!!

    YanıtlaSil
  15. Günümüzün örneklerinde de var aslında meşrulaştırılmış şeklinde maalesef bu kadar boyuta geçilir mi; bu mümkün gözükebilir! O kadar çok ağladım ki anlatamam ! Biz de bu kadar cesur kadınlar olamazdı sanırım; aciz erkekler hala büyütürsek sonumuz şeriat gibi! Şeriatta var bunlar ve hala böyle bir ülke var sadece kadın üretkenlik için yaşatılıyor. Sadece o ülkedeki kadınları , çocukları düşündükçe daha çok ağladım. İyi nesil için ilk önce kadın olarak iyi bir çocuk yetiştirmekten geçiyor sanırım ama ilk önce bizlerin tedaviye gitmesi lazım sanırım !!!

    YanıtlaSil