Muggle'dan Öneriler #6 | Eski Komşulukları Arayın



Öncelikle Elazığ'da meydana gelen deprem için, depremin sonuçları için duyduğum üzüntüyü dile getirmek isterim. Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, kalanlara da sabır diliyorum. Yaralıların bir an önce sağlığına kavuşması için dua ediyorum.

Finallerimin bitmesiyle başlayan yaklaşık bir aylık tatilim başladığından beri kendime daha çok vakit ayırabiliyorum. Fark etmişsinizdir, bloga da daha fazla yazıyorum, hatta vaktim varken aklımdaki her şeyi yazayım dönem başlamadan diye düşünüyorum.

Bu yazıyı hazırlamak uzun süredir aklımda vardı. Elazığ depreminden sonra sergilenen dayanışma doğru zamanın geldiğini anlamamı sağladı. Biraz iç dökme, ama ağırlıklı olarak kamu spotu niteliğinde olan bu yazı bir şeyleri değiştirmez belki ama beni yazıda önerdiğim konuda daha da teşvik ettiği inkâr da edilemez. 

Altı ayda iki kez ev taşıdık. Bunun yorgunluğunu yaşayanlar bilir. Taşıma süreci ayrı bir stresli, sonraki dağınıklık/yerleştirme dönemi de ayrı yorucu. Haziran'da girdiğimiz eve bir türlü ısınamamıştık. Bir önceki evden hemen çıkmamız gerektiği için aslında ilk taşınma aceleye gelmişti çok. Ev aramakla çok vakit harcayıp dilediğimiz gibi bir yer bulamayınca bu son bulduğumuza girdik. Bir de dubleks olması bize cazip gelmişti, ne yalan söyleyeyim. Çok heveslenmiştik ama bu evde yaşarken eskilerin neden "Ev alma komşu al," dediğini anladık. 

Biraz içimi dökmek istiyorum. Bundan önceki ev, yani Haziran'da girdiğimiz ev merkezi sayılabilecek bir konumdaydı. Buca'nın önemli meydanlarına yürüme mesafesinde bir yerdeydi. Her şey, pet shoptan terziye neye ihtiyaç duyarsak ayağımızın altındaydı. Gelgelelim, oturduğumuz sokakta evler birbirine çok yakındı, yani karşılıklı olarak. Düşünün, o kadar yakın ki balkona  filan çıkamıyorduk. Ama orada yaşayan insanlar alışmış, birbirlerini de tanıdıkları için bu konuda bir rahatsızlık yaşamıyorlardı. Yine de ben insanların telefon konuşmalarını, sohbetlerini, kavgalarını duymaktan hoşlanmıyordum. Abartmıyorum, sabahları yandan, karşıdan gelen alarm seslerine uyanıyorduk. Birinin telefonu titreşimde çaldığında bile, eğer ortam sessizse, mesela kitap filan okuyorsam hemen duyuyordum. Bence bu normal değil, en azından benim için çok çok rahatsız edici bir şey. Bir de insanların ne konuştuğuna dikkat etmemesi vardı ki hepimizi çileden çıkarıyordu. 

En çok sorunu yakın komşularımızla yaşadık. İlk gün her şey çok güzeldi, taşınmadan önceki tadilatlar sırasında çay filan getirdiler, sağ olsunlar (!). Ama sonra birden katı davranmaya başladılar. Nazikçe rica ettiğimiz şeylere kaba bir şekilde karşılık verdiler. Devamlı saçma uyarılarda bulundular ve bizimle neredeyse hiç muhatap olmadılar. Bilmiyorum, ben mi çok eski kafalıyım ama yeni taşınan birine "hoş geldin" ziyaretinde bulunmak artık çok mu saçma, bu gelenek çok mu demode? Taşındığımız apartman site içinde, çok daireli bir yer olsa anlarım, kimse kimseyi tanımıyor. Ama bahsettiğim apartman dört katlı, beş ailenin kaldığı bir aile apartmanı. Hani biz bizeyiz gibi bir şey. Yani ben sokağın sonundaki insanlardan bir "hoş geldin" bekliyor değilim elbette. En azından karşı dairede kalanların bir diyaloga girmesini umuyor insan doğal olarak. Ama onlar bile biz bir şey sormak için kapılarını çalmasak görmezden gelecekti bizi. Zaten sonra da biz apartmandaysak içeri kaçıp kapıyı şak diye kapatmaya da başladılar. 

Acaba sorun bizde mi diye de sorduk kendimize. Biz bir adım atalım dedik ama o da işe yaramadı. Sanıyorum ki kafalarımız uyuşmuyordu. 

En sonunda dayanamadık. Komşularla aramız iyi olsaydı ve şu ses sorunları olmasaydı belki eve alışabilirdik. Nihayetinde ev aramaya başladık ve bir hafta içinde şimdi yaşadığımız evi bulduk. Eski evden çok da uzak değildi ama burası site içinde, daha ferah bir yerde ve en iyisi, gözümüzün dibinde evler yok. Evlerin yakın olması sorun değil aslında, böyle yerlerde yaşayan binlerce aile var; sorun insanlarımızın artık özele saygı duymaması, "fazla rahat"  olması bence. 

İkinci taşınmamızdan önce bir daha pişman olmamak için iki evin eksileri ve artılarını sıraladık ve bunu yaptıktan sonra bir saniye bile beklemedik toparlanıp bir an önce taşınmak için. Şunu da anlatmadan geçmek istemiyorum: Karşı komşu, karşı derken kapı komşusu da değil, karşı apartmandaki komşu, anneme ev mi arıyorsunuz diye sormuş. Bunu nerden duymuş olabileceğini düşünmek bile istemiyorum. Biz taşınırken, taşınmanın nasıl olduğunu bilirsiniz, asansör filan geliyor gürültü patırtı. Bu işlemin yapıldığı apartmandaki insanların birinin taşındığını anlamaması im-kan-sızdır yani. Ama biz taşınırken o dört hanenin kapısı bile aralanmadı arkadaşlar. "Ne oldu, daha birkaç ay olmuşken neden taşınıyorsunuz?" diye soran da olmadı. Aksine, aslında taşınmamızdan birkaç gün önce, birinci kattaki teyzeyle karşılaştık, ilk defa hal hatır sordu bana.

Yüzünü tanımadığım için çıkarmaya çalışırken duraksadım, "Ben birinci katta oturuyorum, görmedin mi hiç?" dedi. "Görmedim, sizi ilk kez görüyorum," dedim. "Ben seni hep görüyorum ama," dedi. Bir kal geldi bana, sonra kadın bana dedi ki, "Ne kadar yabanisiniz."

Yabani olan bizmişiz yani, mesele anlaşıldı. Teyzenin aylar sonra benimle konuşmak öylesine aklına gelmemiş bu arada. Taşınacağımızı duymuşlar. Nasılını biliyorsunuz.

Bu noktada bir şey daha anlatmak isterim. Teyzem Almanya'da yaşıyor. Onlar da bu sene başka bir yere taşındılar. Komşularla tanışmaya vakitleri olmamış. O yüzden Noel zamanı bir hediye sepeti hazırlayıp kapı kapı dolaşmış, o hediyeleri dağıtmışlar. Komşularının bayramını kutlayıp bu vesileyle kendilerini tanıtmışlar. Komşuların ne kadar memnun kaldığını anlattı teyzem. Kendileri müslüman, hatta teyzem baş örtülüdür. Bir arada yaşadığımız insanlarla kendimiz arasındaki farklılıklara değil, ortak noktalarımıza odaklanmamız gerekiyor. Bu durumda ortak nokta, aynı mahalleyi, sokağı paylaşmak oluyor. Bizim durumumuzda aynı apartmanı paylaşmaktı ama aynı iletişimi biz Türkiye'de aynı milletten dindaş komşularımızla kuramadık. Üzücü değil mi? Hem de çok...

Neyse, kazasız belasız taşındık ama hem yorgunluğu büyük oldu, hem de masrafı. Kolay şey değil vesselam. Bu evimizi pek bir sevdik, nazar değmesin. Komşular "hoş geldin" e gelmese de her karşılaştığımızda "merhaba, nasılsınız, iyi günler," demek onları yormuyor. Beklediğimiz de bu zaten, kibarlık, biraz güler yüz. 

Ev ararken bir sürü yer gezdik, bir sürü ev sahibiyle ayak üstü konuştuk. Ağzımız yandığı için ilk sorduğumuz hep etraf, komşuluk olmuştu. İstisnasız hepsinin söylediği şu oldu: ESKİ KOMŞULUKLARI ARAMAYIN. ESKİ KOMŞULUKLAR KALMADI ARTIK.

Neden? Evet, belki insanların arasındaki diyalog eskisinden daha soğuk, samimiyetten daha uzak ama bunu değiştirmek yine bizim elimizde değil mi? Kendi kendimize, "Eski komşulukları aramamalıyım, insanlar artık böyle," deyince oluyor mu yani? Bir şeyleri değiştirmek konusunda neden bu kadar tembeliz, bu kadar isteksiziz?? Neden bu kadar kolay kabulleniyoruz?

Eski komşulukları arıyorum, bulmayı da umuyorum çünkü diğer türlü, iletişimsizlikten doğacak olan sorunları düşündükçe daha çok korkuyorum. 

Ayrıca, selam vermek, hatır sormak, gülümsemek, teşekkür etmek ne zamandan beri "iyi komşuluk" oldu. Bunlara bile artık "eski komşuluk" diyorsak vay halimize. Bunları bile yapamıyorsak biz,toplum olarak, yalnızlaşmışız demektir. 

Değişim bizden başlar. Böyle düşünmeye son vermemiz lazım. Diyeceğim o ki ESKİ KOMŞULUKLARI ARAYIN, ARAYALIM. Arayalım ki bulalım. Gerçeği kabullenmekle olmaz, birbirimizden daha fazla uzaklaşmadan bağlarımızı kuvvetlendirmeye çalışalım. Farklılıklarımız ne olursa olsun, insanları  o şu partiye oy veriyor, bu şu dine inanıyor diye kategorileştirmememiz gerek. Ortak bir alanı paylaşıyorsak ötesini görebilmemiz; karşımızdakine insan olarak değer vermemiz gerekir. Çok zor değil. 

Çok basit, şimdi deneyin: GÜNAYDIN, İYİ GÜNLER, İYİ AKŞAMLAR, TEŞEKKÜRLER. 



Yorum Gönder

24 Yorumlar

  1. Çok güzel bir konuya değinmişsiniz. Bazıları gülümseyince bile karşılık vermiyorlar. Saçma değil mi? Öldürecek miyim sanki? Gülümsese n'olur? Umarım sizin de dediğiniz gibi eski komşulukları bulabiliriz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Öyle insanlar bence hayatlarında da mutsuzlar ve mutsuzluklarını bize de bulaştırıyorlar bir şekilde. Kaçınmakta fayda var :D İnşallah, değerlerimizi unutmamamız gerek :')

      Sil
  2. Komşular gerçekten önemli Gözde, neyse ki yeni evinizi sevmişsiniz, bu sevindirici bir haber. :)) Çok sıkı fıkı olmayı sevmiyorum ben ama karşılaştığında selam verip, konuşmak zor olmamalı. Bazen bir güler yüz insanın gününü güzelleştirebiliyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sıkı fıkı olmayı ben de çok sevmiyorum, öyle çat kapı gidiş gelişler beni de rahatsız eder ama ne bileyim, evde yoksa bir yumurta istemekten de çekinmek üzüyor beni... Selam vermek için tartışmamız bile gerekmeyen bir nezaket kuralı aslında ama insanları anlamak zor :D

      Sil
  3. Benim oturduğum apartman seninki gibi aile apartmanı. Son 2-3 senedir yeni taşınanlar mevcut ama ne bizler ne de taşınanlarda herhangi bir iletişim oluştu. Artık insanlar "Yakında benden bir çıkarı olur" düşüncesini güttükleri için kimse kimseyle düzgünce sohbet etmiyor. Dediğin gibi, insanlar değişmeye çalışacak ki eski yakınlıkları görebilelim. Umarım yeni eviniz sizin için daha hayırlı olur :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Haksız da sayılmazlar aslında, neleri var hergün şahit oluyoruz. Temkinli olmakta fayda var ama yabancılaşmak da çözüm değil. Çok teşekkür ederim güzel dileğin için :')

      Sil
  4. Psikolojik olarak ne kadar yıpratıcı olduğunu tahmin bile edemiyorum, o apartmandan kurtulduğunuza çok sevindim Gözde, yeni evinizde huzurlu bir şekilde oturursunuz umarım :))

    Eski komşuluklar daha mahalle tarzı yerlerde oluyor, mesela biz hala aile apartmanında oturuyoruz ve çevremizdeki kişiler de babaannemlerin yıllardır komşusu olan, benim küçüklükten beri gördüğüm kişiler. E böyle olunca gerçekten yolda, sokakta görünce hal hatır sormadır, annenlere selam söyledirler çok oluyor. Apartmanın fiziksel olarak eksiklikleri olsa da buradan taşınma fikri bile beni çok üzer. İleride bir aile kurarsam aynı kendi gördüğüm şekilde aile apartmanında yaşamak çok isterim :))

    Ay ayrıca o yabanisiniz diyen teyze...neyse kötü konuşmayayım şimdi ama Allah uzak etsin öylelerinden.

    İyi geceler :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay ne güzel bir ilişkiniz varmış, özendim vallahi.. Herkesin birbirini tanıdığı ve kimsenin dışlanmadığı sokakların sadece sıcak türk dizilerinde olduğunu düşünüyordum, demek sizinki öyle bir sokakmış. Ne düzel ya! :D Şimdilik memnunuz, depremleri çok hissetmek dışında tabii. Onun için de yapacak bir şey yok dua edip Allah'a sığınmaktan başka... Çok teşekkür ederim Eslemcim canım benim ^.^

      Sil
  5. Bence komşuluk çok önemli, önemsiyorum.
    Ve insanların bir selam bile vermemesini, tebessüm etmemesini anlayamıyorum, anlamak istemiyorum...
    Bir gerçek var ki git gide "bencilleşiyoruz" kendimize zaman ayırmak ile insana insan lazım felsefesini anlamıyoruz
    Yazdıklarınıza katılıyorum Gözde.
    Yeni evinizde ağız tadıyla oturun.
    İyi geceler.

    YanıtlaSil
  6. Okurken bile yoruldum seni düşünemiyorum �� malesef insanlar artık birbirine güvenmiyor ve eskisi kadar kalıcı gözle bakmıyorlar yerli ya da ev sahibi olmadığında bile bir komşuyu kabullenmek zor olabiliyor. Ama güleryüz, selamlaşmak kimseden bişey eksiltmez bunu bilsek keşke :)
    O güzel komşuluklar köylerde, küçük ve yıllanmış yerlerde kaldı... artık hepimiz upuzun bir apartmanın içinde onlarca insanla yaşıyoruz habersizce.
    Eski zamanları hatırlıyorum böyle zamanlarda yani sevdiğin arkadaşınla olabilmek, onu görebilmek için adımlarım yeterli olduğu zamanları, bir yerlere savrulup gitmeden önceki zamanları... en güzel komşuluk arkadaşlarınla yürüme mesafesinde oturmak ve gece o eve giderken el feneriyle ona ışık tutmak olsa gerek ♥️

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaa, evet. İzmir'deki ilk evimizde, senin geldiğin :D, o durumu yaşadık. Yani sokakta herkes göçmendi mesela ve hepsi ev sahibiydi, kiracı yoktu sokakta hiç bizden başka. Bizi kabullenmemişlerdi ahaha :D Hayır, ne olacaksa anlamıyorum yani evimiz yok diye dışlanmak nedir :D Bak duygulandırdın, ne güzeldi o günler. Keşke geri gelseler..

      Sil
  7. Daha önce böyle sıkıntılar yaşamadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Yazdıklarında çok samimi ve güzel olmuş. Malesef bir güler yüz bile çok uzak kaldı bize. İnsanlar birbirine olan tahammülü her geçen gün azalıyor. Huzur bu küçük detaylarda saklı ama can sıkıcı olabiliyor işte. Umarım yeni evinizde daha mutlu ve huzurlu olabilirsiniz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, ne yazık ki hoşgörü iyice azaldı, sanki herkesin sabrı taşmış, tahammülü tükenmiş. Ben bile bazen insanlarla iletişim kurmaktan özellikle kaçınıyorum, "uğraşılmaz" dediğim zamanlar oluyor maalesef. Güzel dileklerin için çok teşekkür ederim Taha, çok sağ ol :')

      Sil
  8. o kadar çok iyi anlıyorum ki seni.. Şu anki evimize yaklaşık 10 sene önce taşındık ve 2005-2010 yılları arasında kaldığımız ede komşularımız harika insanlardı. Okul dönüşü anahtarı unutup onlarda kalmak, kek yaparken bir yumurta rica etmek, bayramlarda birbirini ziyarete gitmek, sırayla annelerin birbirine turşu yapması vs aslında bunlar çok güzel ve insancıl değerlermiş, yeni evimize taşınınca fark ettik bunları. Aradağımız komşuluk ilişkilerini bulamadık. Sağolsunlar yine iyiler, konuşuruz bayramlarda falan ama hala eski evimizdeki samimiyetimiz yok. Birinci kattaki teyzeyle çok görüşürdük, çaya keke giderdik onu da yakın zamanda kaybettik kanserden. Apartman bi sessizleşti... Komşuluk gerçekten en az ev kadar önemli. Umarım yeni evinizde komşularınızla günden güne iyi anlaşırsınız :')

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de eski evimizde komşudan bir diş sarımsak bile istemeye çekindiğimde bu, bardağı taşıran son damla olmuştu.. Teyzenin mekanı cennet olsun, Allah rahmet eylesin inşallah... Çok teşekkür ederim ^.^

      Sil
  9. okuyunca içini sımsıcak yapacak bir konuyu yazmışsınız :) umarım komşuluk ilişkileriniz güzel geçer. yeni evin de musmutlu anlar diliyorum

    YanıtlaSil
  10. Karşındakinin yaklaşımı çok önemli tabii, her seferinde ters davranıyorsa artık çabalamaya gerek yok. Haklısın yani. İyi dileğin için çok teşekkür ederim ^.^

    YanıtlaSil
  11. Aslında neden böyle olduk diye sormamız lazım kendimize. Elbette nedenleri var. "Selam verdim rüşvet değildir diye almadılar." diyen Fuzuli'nin sözü geldi aklıma. Şimdi durum daha da kötü. Çıkarı yoksa selamını dahi almıyorlar insanın. Bu konu üzerinde düşünmeye, yazmaya değer. Umarım selam verip selamına karşılığı esirgemeyen komşularınız olur:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet, her şey çıkarcılığa bağlı oldu artık ne yazık ki... Çok teşekkür ederim, çok sağ olun :')

      Sil
  12. alla alla yaaa ne tuhaf insanlar varmış yani dünyada, bak onlar bencesi gerçek izmirli değildirler yaaa :) bu yazını da bi ara koyayım blogumaa. son yazımda blogun var daaa :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğru bildin, değillerdi :D Çok teşekkürler Deep! ^^

      Sil
  13. Kaleminize saglık, Deep'in yazısındaki linkten ulaştım size, izleyiciniz oldum, ben de beklerim :)

    YanıtlaSil