Gabriel García Márquez
Şer Saati / Gabriel Garcia Marquez | Kitap Yorumu
Yazarı : Gabriel Garcia Marquez
Çevirmeni : Tuğrul Tanyol
Türü : Büyülü Gerçekçilik
Yayım Yılı : 1961
Puanım : 4/5
Herkese merhaba!
Aslında bir hafta, on gün önce bitirdiğim bir kitap olan Şer Saati'ni elimden geldiğince yorumlamaya çalışacağım.
Bu, Gabo'dan okuduğum yedinci kitaptı. Şöyle söyleyebilirim ki Kırmızı Pazartesi'den sonra akılda kalıcılık açısından en çok etkilendiğim Marquez kitabı oldu Şer Saati.
Zaten bundan önce okuduğum çoğu kitabı hikaye derlemesiydi, kısacası Kırmızı Pazartesi'den sonra en çok keyif aldığım kitabı bu oldu yazarın.
Kitabın konusundan kısaca bahsetmek istiyorum; adı olmayan kasabada bir gün evlerin kapısına içinde yaşayanlar hakkında dedikoduların yazdığı kağıtlar asılmaya başlanır. Yazılanlar insanların en gizli sırları, herkesten sakladıkları gerçeklerdir. Bu durum öylesine ciddidir ki bir cinayet bile işlenir. Bu olayların üzerine kasabada sakinlerinin, belediye başkanının ve yaşlı bir pederin tepkilerini, davranışlarını okuyoruz.
Kitap öylesine güzel başladı, birden o kadar kolay içine çekti ki kendimi birden olaylara kapılmış buldum. Hemen merak unsurunu yüzüme yapıştırdı yazar ve elimde olmadan neler olacağını merak edip tahminler yürüttüm devamlı.
Karakteri bol bir kitaptı. Bu ilk önce dikkatimi dağıtmadı değil ama ilerleyen sayfalarda fark ettiğim bir durum beni çok şaşırttı.
Durum şu; Marquez'in daha önceden okuduğum bir hikaye derlemesinde geçen kasabaydı burada bahsedilen. Kısa hikayelerin karakterlerinin çoğu bu kitapta da yer alıyordu. Bu bağlantı küçük bir ayrıntıydı, yani kitapları uzun aralıklarla okuyanlar fark etmemişlerdir belki de ama ben diğer kitabı da çok uzun süre önce okumamıştım. Zaten bu durumun farkına birinin ismini hatırlayıp da vardım.
Çok da ilginç gelmiyor olabilir kulağa ama ben yazarların bu tür şeyler yapmalarına bayılıyorum. Kendim de böyle tatlandırmak istiyorum kitaplarımı hatta. Dikkatli okuyucuları ince detaylarla sevindirmek hatta çıldırtmak istiyorum :D
Kitap tıpkı Yaprak Fırtınası, Albaya Mektup Yok kitapları gibi söz konusu sisteme bir eleştiri niteliğindeydi. Hükümetler değiştikçe değişen atmosfer ve insanların denge politikası okurken çok da yabancı gelmiyor aslında.
Bunun dışında kitabı beğenmemin en en en büyük nedeni, özellikle sonunun bana Kırmızı Pazartesi'yi çok fazla hatırlatmasıydı. Okurken tüylerim diken diken oldu ve en son Kırmızı Pazartesi'yi okurken böyle hissetmiştim. Marquez'in anlatımı gerçekten çok vurucu ve sizi öylesine derinden etkileyen bir üslubu var ki donup kalıyorsunuz. En azından ben kitabın sonunda olan bir olayda odağımı kaybettim.
Garip olansa bunu birine anlattığınızda kulağa çok da etkileyici gelmemesi. Kısacası olay tamamen yazarın kalemiyle alakalı arkadaşlar. Yazarı okuyanlar, beğenenler neden bahsettiğimi çok iyi anlıyordur bence.
Aslında bir günde bitirilebilecek bir kitap Şer Saati. İş, okul vs. gibi yoğunluk arasında da kafanızı dağıtabileceğiniz bir öykü de aslında. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Özellikle şurada bahsettiğim sırayla okursanız Marquez'in kitaplarını, yukarıda belirttiğim o ayrıntıyı hemen yakalar ve çok büyük keyif alırsınız Şer Saati'nden.
Siz Şer Saati'ni okudunuz mu?
Hakkında neler düşünüyorsunuz?
Benimle paylaşın!
Yorum Gönder
9 Yorumlar
Ben yazarın sadece bir kitabını okudum. Daha önce varlığından bile habersizdim ki hata yapmışım. Yazarın dilini ve kitabın konusunu çok sevmiştim. Okuyacağım ikinci kitabı ne olmalı emin değilim ama :)
YanıtlaSilHangi kitabını okudun? Ona göre tavsiye vereyim :')
SilUmarım beğenirsin sen de benim kadar :)
YanıtlaSilGabo ahahah :D Kırmızı Pazartesi bende de var ama Kasım listesinde. İlkay da çok okuyor Gabo'yu :D Öne mi çeksem diye bir kere daha şüpheye düştüm.
YanıtlaSilKırmızı Pazartesi benim aşık olduğum kitaplardan biridir, sen de beğenirsin umarım.. Yorumunu merakla bekliyorum, ona göre :D
SilOkuma listeme ekledim Muggle'ım. Öykülerden pek hoşlanmıyorum ama romanlarını okumak isterim.
YanıtlaSilÖykülerinin çoğu zaten durgun, durum ağırlıklı. Beğenecek misin merak ediyorum :D
SilYüzyıllık Yalnızlık'ı okuduysaniz diğer romanlarından bir tat alamayacaksiniz
YanıtlaSilÇok haklısınız, o kitabın verdiği his bir başkaydı. Kendimi, daha okumadığım, okuyacağım Marquez kitapları var diye avutuyorum :')
Sil