İzlemeyin: Less Than Evil (218)


Less Than Evil
Özgün Adı: 나쁜 형사 (Bad Detective)
Yapım Yılı: 2018-2019
Bölüm Sayısı: 32 (Bölüm başı 30 dk)
Tür: Polisiye/Gizem/Aksiyon


Diziyi ne kadar beğenmediğimi anlatmaya nereden başlasam bilemiyorum gerçekten. 


Aslında diziden hoşlanmayacağım daha ilk bölümlerden belliydi. Yine de yanlış bir izlenime kapılmışımdır belki diyerek izlemeye devam ettim ama çok geçmeden hislerimde yanılmadığımı anlamıştım. Diziyi tek başıma izliyor olsam büyük olasılıkla yarısına gelmeden bırakırdım izlemeyi, çünkü hayat keyif almadığımız şeyleri izlemeye devam etmek için çok kısa. Ne var ki diziyi anne ve babamla izlediğim için onları yarı yolda bırakmak istemedim. Diziye birlikte sinirlenmek de eğlenceliydi, ne yalan söyleyeyim.

Dizi yine, bu tür Kore dizilerinde sıklıkla karşılaştığımız gibi, geçmişte işlenmiş bir cinayetle başlıyor. Bu cinayetle ilgili aydınlanmamış noktalar var, o noktaların üstü kapatılmış vs, hoop 13 yıl sonrasına gidiyoruz. O zamanlar polis memuru olan ajusshimiz şimdi komiser olmuş filan. Birden birilerinin peşinden koşturmaya başlıyoruz. Sürekli bir kovalamaca, kimin kim olduğunu, neyin ne olduğunu kaçırmamak için büyük dikkatle izlememiz gerekiyor diziyi. Benim daha ilk bölümden başım dönmüştü.


Aksiyon, kocalamaca sevenler keyifle izlemiştir belki ama ben suçlunun kim olduğunu bulmak için, bulduk mu, onu yakalamak için yapılan beyin fırtınalarını, entrikalarını, zihinsel oyunlarını izlemeyi daha çok seviyorum. Bu dizide ise bir hareketlilik var sürekli, plan da kuruyorlar işte, sen bunu yap, sen şunu araştır vs, ama sonra suçluyu tuzağa düşürmek için yapılan tüm o plan, oyun ne derseniz, anlamını kaybediyor çünküüü... Bir flashback sahnesiyle o planın suçlu tarafından zaten bir şekilde bilindiği anlatılıyor seyirciye. Şöyle oluyorsunuz ister istemez: Ee biz bu sahneleri niye izledik? 


İzlediğim kaliteli yapımlarda bu durum genelde şöyle kurtarılırdı: suçlu planı biliyor ama onun peşinde olan ekip de onun bu planı bildiği biliyor. BAM! Ya da daha iyisi: suçlu planı biliyor, planı bildiğini polisin bildiğini de biliyor ve bunu kullanarak başka bir oyun döndürüyor. BAM! Sözün özü, bu dizide bir şeyler oldu, bazı planlar kuruldu, oyunlar oynandı ama bunların sonunda suçluyu yakalamaya yönelik herhangi bir ilerleme kaydedilmedi genellikle. Suçlu sıradan bir kovalamaca sonunda yakalandı hep. Haliyle biz de dedik ki, ee beyninizi yormasaydınız da suçlunun birini öldürmeden gönderdiği adrese gidip kovalasaydınız onu direkt.


Kısacası dizideki akıl oyunlarını ben çok yüzeysel ve gereksiz buldum. Tümüne bakılınca işleyişe hiçbir etkisi olmayan şeylerdi bunlar, sırf göstermelik yapılan hamlelerdi. Bu da bende, benimle dalga geçiliyor hissi yarattı dizi boyunca. 


Diziyle ilgili hoşlanmadığım bir başka şey, dizide süreğen bir merakın, bir gerilimin olmamasıydı. Ekibimiz farklı farklı olayları çözdü dizi boyunca. Bu benimle alakalı bir olumsuz eleştiri, çünkü bu tür dizileri sevmiyorum ben. Yani bana tek bir olay olacak, dizi boyunca da onun gizemi çözülmeye çalışılacak; öyle seviyorum ben. Farklı farklı vakalar olunca dikkatim çabuk dağılıyor, odaklanamıyorum. Bu dizide de geçmişte işlenen o cinayet ve onun arkasındaki bilinmeyenler (ki bence bu da diğer dizilerdeki gizemlere göre epey basit kalıyordu) arka planda işleniyor yavaş yavaş. İşte diyeceğim o ki bu tarz bir işleyiş benim hoşuma gitmiyor. Mentalist diye bir dizi var mesela, yine böyle, onu da bu yüzden izleyememiştim. Aynı nedenden çok canım çekse de Lucifer'ı da bu yüzden izleyemedim. Bu türde sadece Sherlock'u seviyorum sanırım. 


Diziyle ilgili sevmediğim çok şey var: mantıksal hatalardan tutun da, ses-görüntü efektlerine kadar. Dizide itici mi itici bir kadın karakter var mesela, her yere giriyor elini kolunu sallaya sallaya, güvenlik görevlisini bırakın binalarda kamera filan da yok sanırım bu dizinin geçtiği evrende. Böyle girdiği binalardan biri de emniyet binası, bayıltıp kaçırdığı kişi de bir komiser. Fakat bir sahneden özellikle bahsetmek istiyorum: suçlu işlediği cinayeti itiraf ediyor, öfkelenen polis ayağa kalkıp odadan çıkmaya yeltenince de diyor ki "daha söyleyeceklerim bitmedi." Polis de diyor ki, hazır mısınız, "Ben duyacağımı duydum." ??? Belki başka cinayetleri itiraf edecek, belki başka önemli ayrıntılar verecek adam? İlk defa bir polisin itiraf etmeye gelmiş bir suçluya bu şekilde trip attığını gördüm. 


İyi güldük, aferin. 

Ama değmez, izlemeyin. Muggle uzaklaşın diyor.

Vaktiniz varsa, Beyond Evil izleyin. 

Onun da yorumunu bloga girecektim ama ne kadar beğendiğimi anlatamadım. Bu yazıyı boşa okumuş olmayın, Less Than Evil'dan uzak durup Beyond Evil izleyin, vaktinize değmiş olsun.



Siz Less Than Evil'i izlediniz mi?
Hakkında ne düşünüyorsunuz?
Benimle paylaşın!

Yorum Gönder

10 Yorumlar

  1. pekiii, oh bir dizi de izlemeyelim yaa koreler izle izle bitmiyooo :)

    YanıtlaSil
  2. daha çok komedi gibi ama... :)

    YanıtlaSil
  3. Kötüymüş cidden izlemeyelim. :) Hareket, aksiyon odaklı polisiyeleri ben de sevmem pek. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de daha çok gizem ve gerilim yönü ağır basanları seviyorum. Boş aksiyon baş ağrıtıyor :D

      Sil
  4. Bak şimdi böyle izlemeyin deyince iyice meraklandım. 2-3 bölüm bir bakayım nasılmış dizi :)

    YanıtlaSil