Dizi Önerisi: Train (2020)


Train
Özgün Adı트레인
Yayın Yılı: 2020
Tür: Polisiye/Gizem/Gerilim
Senarist: Park Ga-Yeon
Yönetmen: Ryu Seung-Jin


Uzun süreden sonra izlediğim çok güzel bir Kore dizisinin önerisini yapmaya geldim!


Çoktandır Kore dizisi izleyemiyordum, bir tanesini yavaş yavaş izliyordum ama çok uzun aralıklarla devam ediyorum ona. Familiar Wife isimli o dizi tür olarak fantastik/romantik diye geçebilir. O biraz yemeklerde izlenebilecek,  kafa dağıtmak için seyredilecek şirin, şeker bir dizi. Blogumu uzun süredir takip edenler bilecektir, biz ailecek polisiye/gizem/gerilim türündeki Kore dizilerini izlemeyi daha çok seviyoruz. Bir ara adeta maraton yaparcasına pek çoğunu hemencecik tüketmiştik. Sonra neden bilmiyorum ama izlemeyi bıraktık ve geçen gün bu türü çok özlediğimizi fark ettik. Yorumlarına filan hiç bakmadan yalnızca kısaca konusunu okuyarak başladık Train'i izlemeye. 


Dizilerde beni birinci bölümler çok zorlar. Eğer ilk bölümün ilk dakikalarından merak uyandıracak olayları veren dizilerden değilse izlediğim, ilk bölümü aşmak benim için çok zor oluyor. Bu yüzden devam etmediğim bir sürü dizi, özellikle bir sürü anime var. Neyse, Train için de aynı şeyden korkuyordum. Hem güncel dizilere hakim değilim, hem de uzun  süredir bu türde dizi  izlemediğim için önce adapte olamayacağımdan endişe ediyordum. Ne var ki dizi daha ilk dakikalardan bu endieşemi yok etti. Birden kendimizi ikinci bölüme geçerken bulduk, sonra üçüncüye, dördüncüye... Yani bölümler nasıl geçti, olaylar nasıl bu kadar akıcı, heyecanlı ve merak uyandırıcı şekilde gelişti hiç anlayamadık. Hani tatil zamanı olsa, babam işe gitmek zorunda olmasa filan, bir oturuşta izlenip bitirilebilecek bir dizi Train.




Tamam, kendimi tutuyorum, diziyi övmeye devam etmeden önce konusundan bahsedeyim: Han Seo Kyung on iki yıl önce babasını evlerinde katledilmiş halde bulur; Seo Do Won aynı akşam babasını bir vur-kaç olayında kaybeder. İkisinin hayatı bir şekilde kesişir ve Seo Kyung savcı olurken, Do Won da polis olur. Artık kullanılmayan Mugyeong tren istasyonunda bulunan cesetler ile on iki yıl önce o akşam yaşanan olaylar arasında bir bağlantı ortaya çıkar. Do Won ve Seo Kyung gerçeği ortaya çıkarmak için bu bağlantıyı takip edip olayı soruşturmaya başlarlar. 


Konunun özeti bu şekilde. Önemli bir noktayı da atlamak istemiyorum, spoiler sayılmıyor çünkü benim okuduğum konuda bu bilgi de ver alıyordu zaten. Bu bahsedilen Mugyeong istasyonuna saat 21.35'te bir tren geliyor ve cesetlerin o trenden atıldığı öğreniliyor. Hiç geçmeden fark edilen bir başka şey de bu trenin paralel evrenler arasında bir geçit olması. Dizinin en can alıcı noktası da bu zaten. Karakterlerimizin başka bir gerçeklikte davayı çözmeye çalışması, diziyi normal-sıradan bir polisiyeden ayıran en önemli unsur olarak karşımıza çıkıyor. 


Diziyle ilgili en çok sevdiğim şey gereksiz, konuyla doğrudan alakası olmayan sahnelerin neredeyse hiç olmamasıydı. Olsa bu durum diziyi olumsuz etkiler miydi bilmiyorum gerçi, belki hızlıca gelişen olaylar arasında bir nefes almamızı, kafamızı toparlamamızı sağlardı bu sahneler ama eksiklikleri de bence olumusuz bir etki yaratmadı. Aynı  durumdan kaynaklı, yani bu şekilde "filler" dediğimiz, yalnızca süreyi doldurmak için çekilen sahnelerin olmaması dolayısıyla, dizi bence bir miktar dikkat gerektiriyor. Hep önemli bir şeyler oluyor ve arada "izlemesem de olur" denilen sahneler olmadığı için bu önemli şeyleri dikkatle takip etmek önem arz ediyor. Bununla ilgili bir de dizide sık sık geriye dönüş, "flasback" dediğimiz tekniğin de az yer aldığını söylemem gerek. Ben kore dizilerinin genelinde bu tekniğin abartıldığını düşünüyorum, yani çok fazla hatırlatma yapılıyor ve bu bir noktadan sonra sıkıcı hale gelmeye başlıyor. Train'de bu flashback sahneleri gerçekten yeri ve zamanında, yalnızca gerektiğinde verildi. Birkaç yerde eksikliğini hissettiğim bile oldu ama bu durumun seyircinin hafızasını zorlamasını, hatta belki de muhakeme ve analiz etme yeteneğini kullanmasını sağladığını rahatlıkla söyleyebilirim. Bu kasten mi bu şekilde yapıldı bilmiyorum ama kendi deneyimimden yaptığım çıkarım kesinlikle budur.




İzlediğim aynı türdeki birkaç dizide sevmediğim bir özelliği, Train'de görmemek de beni mutlu etti. Bu dizilerde katilin kim olduğu ile ilgili ipucu vermenin, bazı karakterleri yakın çekimle şüphe altına almak olduğu zannediliyordu. Karakterleri hedef göstermek için arkadan çalan gizem/gerilim müzikleri, farklı yorumlanabilecek, ucu açık replikler, şüphe uyandırıcı bakışmalar vs. Bunların hiçbiri Train'de yok, ki bence olmaması gerekir. Bu yöntemlerin seyirciyi kandırmak, tabirimi mazur görün, aptal yerine koymak olduğunu düşünüyorum. Train zaten olay örgüsü sebebiyle böyle ucuz numaralara gerek duymuyor. Aynı zamanda, bilim-kurgusal bir öğe olan evrenler arası geçişi de çok abartmadığını da söylemek istiyorum. Bu gerçek-üstü olay kurgunun kendi mantığı ve kuralları içinde tutarlı ve olabildiğince "gerçekçi" bir şekilde kullanılmıştı bence. İşin cılkını çıkarmamışlar yani, bunun için de dizinin senarist ve yönetmenini tebrik ediyorum. 



Dizi son bölümüne dek merakı canlı tutmayı başardı, gerçekten hayretle izledim başından sonuna kadar. Her bölüm insanı merakta bırakan bir şeyler oluyordu, sizi sonraki bölümü izlemeye itecek yeni bir gelişme, yeni bir gizem ortaya çıkıyordu. Bu arada dizideki gizem mantığı, her şey birbirine girip içinden çıkılmaz bir düğüm haline gelmesi şeklinde işlemiyor. Yani, hani bazı dizi/filmlerde deriz ya, "o kadar dağıttı, o kadar karmaşık hale getirdi ki şimdi nasıl çözecek, nasıl bağlayacak tüm bu olayları?", Train'de bu durum farklı. Ben o şekilde işlenen gizemleri de seviyorum ama neyse. Train'in merkezinde elbette bir "ana bilinmez" var ve karakterler hep onu "bilmek", yani gerçeği ortaya çıkarmak için hareket ediyorlar. Ne var ki onları bu bilinmeze götüren ufak "gizemcikler" var önce çözmeleri gereken. Elbette çözüme ulaşan bu kısa süreli gizemler karakterleri esas gizeme bir adım daha yaklaştırıyor; fakat bir yandan da yeni sorular ortaya çıkarıyor.  Yukarıda bahsettiğim gibi, hafızasını zorlamasını, akıl yürütmesini istediğiniz seyirciye işte bu şekilde "bir şey vermiş" oluyorsunuz. Bu da sizi tereddütsüz bir şekilde "sonraki bölüm" butonuna götürüyor işte.


Dizi on iki bölüm sürüyor. Aslında konuyu uzatma, olayı sündürme malzemesi çokça vardı, yani rahat on altı bölüme yayılabilirdi hikaye ama bunu tercih etmemişler, bence iyi de yapmışlar. Tadında, daha da önemlisi yerinde, gerektiği gibi bitti dizi. Sonu daha farklı olabilirdi, ben daha farklı olmasını isterdim. Aklımda daha etkileyici bir son da var hatta ama dizinin sonu berbat değil, yanlış anlamayın. Birden farklı şekilde bitebilirdi hikaye ve senarist bu şekilde olmasını istemiş; mantıksız değil, ucu birazcık açık ama havada kalır gibi değil. Bence izlediğim en güzel bitiriş şekillerinden biriydi. İzleyenlerden benim hayal ettiğim sonu merak edenler olursa, yorumlarda buluşalım :)


Sözün özü, akıcı, sürükleyici, sizi yerinizden kaldırmadan kendini izletecek, kararında duygusallık içeren ama çoğunlukla heyecanlandırıp meraklandıran bir dizi izlemek istiyorsanız, Train tam size göre!



Yorum Gönder

6 Yorumlar

  1. ben çok severek izlemiştim. sonunu daha farklı beklemiştim ama öyle de güzeldi. paralel evren ve polisiye harika olmuştu. ailecek kdrama izlemenize bayıldım keşke biz de öyle izlesek dedim özendim size :)

    YanıtlaSil
  2. İzleme listeme ekliyorum Gözde. Son zamanlarda Uzak Doğu filmleri ve dizileriyle aramın iyi olduğunu görmüşsündür :-)

    YanıtlaSil
  3. Arkadaşlarla izlemiştik biz de Traini ama bizde bölümler arasına iş güç nedeniyle günler, haftalar girdiğinden bayağı zor bitirdik :D Konu olarak bence gizemli ve çekici bir konu ama ben pek sevemedim, Tren üzerine daha fazla durulmasını ve !SPOILER! katil kadının diğer evrenlerdeki hareketlerini falan daha detaylı görmek isterdim. İşin içine paralel evrenler girince ben net bir açıklamaya ihtiyaç duyuyorum ya :D Diğer evrenlere geçiş nasıl, o evrenlerdeki Dowonlara ne oldu vs. vs. :D Ay bir de en sonunda Dowona kızdım, her paralel evrende de aynı görünüyor diye aynı kişiye aşık olmazsın, aşk beyle olmamalı :D

    Beyond Evil bayağı beğenildi diye gördüm ben bu aralar ve o da polisiye. Hatta Baeksang'a da aday. Seversin gibime geliyor :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Paralel evren unsuru, trenle alternatif gerçekliğe geçme meselesi asıl olayı çözmek için bir araç olarak kullanıldığı için ben mantığının, işleyişinin çok da detaylandırılmasına takılmadım hatta izlerken de söyledim bizimkilere, daha iyi olmuş böylesi bana göre. Yoksa çözülmesi gereken cinayetten kayardı odak gibime geliyor. Salt bilim-kurgu olsa dediğin doğru elbette, ben de her şeyin yerli yerline oturtulmasını isterdim ama dediğim gibi bu unsur bence yalnız bir araç olarak kullanılmış ve bence iyi de kullanılmış :D Aşk meselesinde sana katılıyorum, ben de aynısını düşündüm, devamlı ekrana senin sevdiğin kadın bu değil oğlum kendine gel diye bağırdım ama dizi türü gereği romantizmi pek kotaramamış zaten. Beklentim de o yönde olmadığından bu da benim genel görüşümü olumsuz etkilemedi :D Beyond Evil'a başladık dün akşam, kalp kalbe karşı mı ne ^.^ İlk bölüm baya iyiydi, devam edeceğiz büyük ihtimalle, zaten annem beğendiyse bize pek söz düşmüyor ahahahs Fikirlerini yazdığın için çok teşekkür ederim Eslem :')

      Sil