Aylık Rapor | Mayıs 2020

Ödevlerim çok fazla vaktimi aldığı için bu yazıyı bile ancak yazabiliyorum. Çok bunaldım, ama bu ayın sonunda biraz rahatlamayı umuyorum. Okuyacağım, izleyeceğim ve yazacağım o kadar çok şey birikti ki en azından birkaç hafta kendimi onlarla şımartmak istiyorum. İnşallah diyelim...

Ne Okudum?

*Felsefe Taşı / J.K Rowling
*Bir Yaz Gecesi Rüyası / W. Shakespeare
*Haroun and the Sea of Stories / Salman Rushdie
*Sırlar Odası / J.K Rowling
*Azkaban Tutsağı / J.K Rowling

Harry Potter'ı bir kez daha okumaya başladığımdan birkaç yazımda bahsetmiştim. Neyseki ki planladığım gibi üç kitabı bu ay bitirdim. Bundan sonra biraz daha hızlanmam gerek. Ayın ortasında ödevimi teslim etmem gerek. Kalan kitapları aceleyle okumak da istemiyorum, ne yapacağımı bilmiyorum cidden. Neyse... Seriyi okuma serüvenimden şu yazıda bahsettim biraz.

Bir Yaz Gecesi Rüyası'nı bir kez daha okudum, ilk kez neredeyse üç-dört yıl okumuştum. Bir makaleye konu olunca kitabı hatırlamak için okuyuverdim yeniden bir oturuşta. Makalede anlatılanlar ışığında okuyunca daha çok keyif aldım bu sefer.

Haroun and the Sea of Stories, Salman Rushdie'den okuduğum ikinci kitap oldu. İlki Doğu, Batı'ydı. Açıkçası bunu daha çok sevdim. Rushdie okumaya devam etmek istiyorum. Ölmeden şu ödevlerimi bitirebilirsem tabii. Kitap hakkındaki düşüncelerimi buradan okuyabilirsiniz.

Kabul etmem gerek, bu ay az okudum. Yine bir mazeretim var ama: ödevlerim için çok fazla makele okuyorum. 

Ne İzledim?

*Toy Story 4 (2019)
*Sihirli Kedi (2002)
*Dün Gibi (1991)
*Ted Bundy: Mind of a Monster (2019)
*Vurun Kahpeye (1949)
*Vurun Kahpeye (1964)
*Vurun Kahpeye (1973)

Toy Story'den şu yazıda bahsettim. Animelerden ayrı bir yazıda bahsedeceğim ama ikisini de çok sevdim; Dün Gibi öneri olarak gelmişti. Onu daha çok sevdim aslında. Ted Bundy belgeselini öylesine, yemek yaparken izledim; bilmediğim şeyler değildi aslında ama bir şeyler yaparken arkadan belgesel izlemeyi, sesinin gelmesini bile çok seviyorum. 

Vurun Kahpeleri ödevim için, DEFALARCA, izledim. Artık replikleri bile ezberledim diyebilirim. Üçü hakkında ayrı bir yazı yazmak istiyorum. Şimdilik en sevdiğimin ikincisi olduğunu söyleyebilirim; Hülya Koçyiğit'in güzelliği gerçekten hayran bırakıyor. Yapılan değişiklikler açısından da en hoşuma giden uyarlama 1964 yapımı olan oldu. Vurun Kahpeye uyarlaması izlemeyi düşünüyorsanız bunu önerebilirim, youtube da üçü de var zaten. 

*Crash Landing On You (2019)
*İnto the Night (2020)
*Atiye (2019)
*My Holo Love (2020)
*Masumiyet Dosyaları (2020)
*Chocalate (2020) | 13 bölüm

Bunlar da izlediğim diziler. Çok izlemişim, listeyi görünce hayret ettim. Listede üç tane Kore dizisi var, biri bu ay içinde bitmedi ama daha ne olsun. Crash Landing on You yorumu uzun uzun şu yazıda. Into the Night'dan da şu yazıda bahsettim. Diğer Kore dizileri hakkında ayrı bir yazı yazacağım. Eee, ne kaldı? Atiye! Genel olarak beğendim ama değinmek istediğim birkaç nokta var. Başka bir kumbara yazısında dökeceğim içimdekileri.

Masumiyet Dosyaları bir gerçek-suç belgeseli. Doyamıyorum gerçek suça. Bu da çok şaşırtıcı, çok üzücü bir belgeseldi. Haksız yargılanmaları ele alıyordu, kesin gözüyle baktığımız birkaç kanıt yönteminin bilimselliğini çürüttüler. Bu türü seviyorsanız bence izleyin.

Ne yazdım?

*Film Meydan Okuması Kısım I

*Film Meydan Okuması Kısım II

*İzolasyon Günleri Meydan Okuması

*Haroun and the Sea of Stories Kitap Yorumu

*Crash Landing on You Dizi Yorumu

*Muggle Kumbarası | harry potter, toy story, into the night

Aylık Raporlarımın uzun olduğuyla ilgili birkaç eleştiri aldım, o yüzden fark ettiyseniz çok uzatmıyorum lafı :D Lafı uzatmak için de Muggle Kumbaramı çıkardım, orada biriktiriyorum sohbetlerimi. Beklerim :')

Ne dinledim?

Bu ay çok fazla Charlotte Cardin dinledim,en çok da döndürüp döndürüp Double Shifts, Drive ve bir de Paradise Motion dinledim. Cardin'in sesini çok sevdiğimi daha önce mutlaka söylemişimdir. Hayal kurmayı  kolaylaştıran bir müziği var bence. Hooverphonic'ten Mad About You'nun şu canlı performansını da epey dinledim, en sevdiğim versiyonu bu.  Swan lake'in girdiği kısım o kadar hoş olmuş ki, o kadar yakışıyor ki şarkıya, ayrı parçalar olduklarını unutuyor insan. Yorumlarda da gördüm, şarkıda çok bariz bir Bond havası var, o da hoşuma gidiyor. Bunu dinlerken youtube yanda hemen, aynı konserde seslendirilen Eden'ı öneriyor, ee tabii bu durumda onu da dinlemeden geçmedim hiç. Eden da çok çok sevdiğim bir şarkıdır, melodisi beni gerçekten alıp götürüyor.

Çok tuhaf bir şey oldu bu ay, Taylor Swift dinledim çokca. Aslında birkaç şarkısını severek dinlerim hep ama son albümlerine pek bakmamıştım. Can sıkıntısından ve yeni şarkı keşfetme isteğinden bir bakayım dedim de reputation ve 1989 albümlerinde güzel şarkılar varmış (evet ben epey eski şarkılarını dinliyordum, en son Red'i dinlemiştim doğru düzgün eheheh). Bu albümlerden zaten dinlediklerim dışında, Lover, Don't Blame Me, I Did Something Bad, You Are In Love, Clean, This Love, All You Had To Do  beğendiğim şarkılar listesine girdi. Bunların yanında zaten severek dinlediğim şarkılarını da dinledim (sıralayamayacağım kadar çoklar - Swift sevdiğimi fark ettim, daha doğrusu şu an kabulleniyorum - You Belong With Me'yi dahi en az on kez dinlemişimdir -_-). 

Yukarıda paylaştığım iki şarkıyı da çok dinledim. Emel Mathlouthi'nin yorumu yine müthiş, dinlerken etkilenmemek elde değil. Jane Maryam'ın zaten her versiyonu güzel, çok duygusal. 

Son olarak ayın sonlarına  doğru izlediğim Dün Gibi isimli anime filmde keşfettiğim bir parça var. Onu aşağıda paylaşacağım, o kadar güzel ki dinlemeye kıyamıyorum, sıkılmaktan, daha doğrusu verdiği hislere alışmaktan korkuyorum. 

Sırada ne var?

İzolasyan Günleri Etkinliği kapsamında okumak istediğim kitaplar var; Orhan Pamuk'tan Beyaz Kale, Marquez'den Aşk ve Öbür Cinler ve Murakami'den Karanlıktan Sonra. Bunlar dışında kitap okuyabileceğimi hiç sanmıyorum bu ay, hatta bunları bile okuyabilir miyim emin değilim. Aslında okuyamayacağım gibi geliyor ama olumlu düşünmek istiyorum, belki ayın son on günü bana kalır?

Yine aynı etkinlik için Prenses Mononoke ve Kagliostro'nun Şatosu'nu izlemeyi planladım. Mononoke beni şu günlerde rahatlatıp mutlu edebilir. Kagliostro, Miyazaki'nin ilk filmi, izlemeyi hep ertelediğim, izlemeye kıyamadığım bir film. Bundan daha iyi bir zaman olamaz diye düşünüyorum. 

Chocolate bugün itibariyle bitti (4 Hzrn). Yorumunu yazmak istiyorum bir boşluk bulunca. Hemen başka bir Kore dizisine başlayıp ay boyunca yavaş yavaş onu izlemek istiyorum. Listemde Vagabond ve Hospital Playlist var gözüme çarpan. Belki ikisine de başlarım. Bir de ailecek yeniden Lost'a başladık. Babamın ikinci, annemin üçüncü, benim de dördüncü izleyişim olacak. Ayrıntıları unutunca dönüp dönüp izliyoruz.  Lost benim en sevdiğim dizi. Bıkmıyor ve sıkılmıyorum. 

Her ne kadar eski düzene dönülmüş olsa da ben evde kalmaya devam ediyorum. Bence normale dönmek için henüz erken. Keşke demektense tedbiri elden bırakmamaktan yanayım. 

Siz bu ay neler yaptınız?

Neler okuyup neler izlediniz?

Benimle paylaşın!