Profesör / Charlotte Bronte | Kitap Yorumu

Profesör

Yazarı : Charlotte Bronte

Çevirmeni : Gamze Varım

Türü : Klasik

Yayım Yılı : 1857

Puanım : 4/5

Mantıksız olmak, duygusuz olmaktan daha iyidir.


Herkese eylül ayının ilk kitap yorumuyla merhabaa!

Bu kitapla beraber Charlotte Bronte'nin çevrilmiş tüm kitaplarını okudum. Zaten yazarın dilimize tercüme edilen üç eseri var; Jane Eyre, Villette ve pek de bilinmeyen Profesör. ( Yorumları için kitapların ismine tıklamanız yeterli )

Blogumu takip edenler bilir, Charlotte Bronte benim en sevdiğim klasik edebiyat yazarıdır. Sadece Jane Eyre için bile favorimdir kendisi. Diğer kitaplarını da okuduğum ve hepsini de sevdiğim için kendimi inanılmaz mutlu hissediyorum. İçimde hala Shirley'i okuyamadığım için bir boşluk hissi olsa da onu da en kısa zamanda okumayı çok istiyorum. Neden çevrilmediğine de anlam veremedim aslında, Profesör'den daha tanınmış bir eser halbuki.

Neyse, kısacası Profesör Bronte'nin - Türkçe olarak - okuduğum son kitabı olduğu için okuduğum süre içinde hem çok heyecanlı hem de çok buruktum. Okumayı bilerek uzun tuttum ki hemen bitmesin, yazarın üslubunun tadını doya doya çıkarayım. Yetti mi? Tabii ki hayır. 


Romancılar kendilerine hiçbir zaman gerçek yaşamı incelemekten usanma izni vermemelidir.

Klasik kitapların olayı şu ki; bazen çok klişe bir olayı konu alıyorlar, gerçekten kurgunun ne yönde işleyeceğini açık seçik görüyorsunuz ama sizi büyüleyen şey sadece yazarın anlatımı oluyor. Evet, bu duygunun yanına bir de Bronte'nin her kitapta insanı ters köşe etmesini ekleyince kitaplar olağanüstü bir hal alıyor. 

Bu, aslında yazarın ilk yazdığı romanı. Jane Eyre'den bile önce kaleme alınmış, Jane Eyre'in başarısından sonra bile hiçbir yayınevinin basmaya yanaşmadığı bir kitap Profesör. Roman ancak 1957 yılında, Bronte öldükten sonra kocası tarafından bastırılabilmiş. 

Diğer iki kitabında olduğu gibi Profesör de yazardan büyük izler taşıyordu.  Brüksel'de geçirdiği zaman bu kitabı yazmasına ilham kaynağı olmuş yazarın. Önceden de söylediğim gibi Bronte'nin yaşantısından yansımaları kitaplarında görmek okurken bana büyük keyif veriyor ve kendimi yazara daha da yakın hissetmemi sağlıyor. 

Kitabı diğer ikisinden ayıran en büyük özellik, hikayenin okuyucuya erkek bakış açısıyla aktarılıyor oluşu. Bunun çok büyük bir fark yarattığını söyleyemeyeceğim. Çünkü yazarın diğer kitaplarında da ağır basan mesele, burada da aynı. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, başarmak için durmadan çabalayan, farklılıklarına aldırmadan kendi bildiğini okuyan bir ana karakteri barındırıyor Profesör. 


Yaşamın ortasında ölümdeyiz.

Dikkatimden kaçmayan bir şey de kitapta Bronte'nin kendi düşüncelerini ana karakterine yüklemenin önüne geçememiş olmasıydı. Ben bunu çok yanlış bulmuyorum tabii ama gördüğüm, okuduğum yorumlara bakınca bazı insanların onun düşüncelerinden rahatsız olduğunu, bunun bir önyargı yaratabileceğinden korktuklarını gördüm. 

Olay şu ki, Charlotte Bronte bir Protestan ve kitaptaki ana karakter Katolik insanların çoğunlukta yaşadıkları bir yerde bulunuyor. Gözlemlerini aktarırken çarpıklıkları, kötü, olumsuz durumları insanların mezheplerine bağlıyor. Yazarın bunu yaptığına Villette romanında da dikkat etmiştim. Orada Katolikleri kötülemek gibi bir amacı olmamakla birlikte, bir Protestan'ın Katolikler tarafından ne gözle görüldüğüne, farklı mezheplerin birbirleriyle olan çekişmelerine vurgu yapmak istediğini düşünmüştüm. Buna rağmen bu romanda, doğruyu söylemek gerekirse, Katolik okuyuculara nahoş gelebilecek cümleler vardı ne yazık ki. 

Bu durumun ana karakterden nefret edilmesine neden olması ise çok farklı bir mesele. Hele hele bu yüzden yazara kin beslemek, onu kötülemek, eserini aşağılamak çok başka bir boyutta artık. Çünkü böyle düşünen insanlar var, neden böyle düşünen bir kitap karakteri olamasın ki? Yazar mükemmel bir karakter yaratma zorunluluğunda da değil. Ben ana karakterin bu olumsuz özelliğini gayet gerçekçi ve doğal buldum, hele de yaşadığı dönemi göz önüne alırsak. Bir anlamda kitap döneminin zihniyetini de yansıtıyor aslında. 

Dediğim gibi bu gibi durumlar yüzünden yazardan nefret etmek biraz aşırı geliyor bana. 

Okurken bunlara pek kafa yormamıştım ama yorumları okuyup bu konu üzerinde ne çok şey yazıldığını görünce çok şaşırdım. Hatta bir yorumda, kitabevlerinin bu mesele yüzünden kitabı basmaya yanaşmadıklarını öne sürüyordu biri. Doğru da olabilir. Kim bilir?


Ölümlülüğü insana hep köstek olur.

Her neyse, Hunsden ve William arasındaki arkadaşlık çok hoşuma gitti. Keşke daha çok diyalogları olsaydı çünkü bana hiç yeterli gelmedi. Hunsden'ın mizacı çok ilginçti. Onun düşüncelerini daha fazla okumak isterdim gerçekten. Bronte'nin eserlerindeki, kendini hafiften hissettiren ince mizahı çok seviyorum. 

Kısacası, bu kitabı okuyup bitirdiğim için çok memnunum, fakat bir taraftan da hüzünleniyorum. Shirley'i okumak için sabırsızlansam da henüz hiçbir klasiği ana dilinde okumadım. Bu yüzden gözüm korkmuyor değil. Yine de her şeyin bir ilki vardır ve bu konuda ilkin Charlotte Bronte olması olayı daha özel hale getiriyor açıkçası. 

Kitabı mutlaka okumalısınız diyemiyorum, ne yazık ki. Dediğim gibi, eğer bir kitapta aradığınız en önemli şey anlatımsa ancak o zaman Profesör'den keyif alabilirsiniz. İnsanı merakta bırakan, beklenmedik olayların olduğu, vurucu bir sona sahip ya da ne bileyim, kıskanılası bir aşk hikayesini barındıran bir kitap değil bu çünkü. 

Jane Eyre'i okuduysanız, arkasına Villette'i de okuyup beğendiyseniz Profesör'ü de beğenirsiniz. 

Charlotte Bronte'nin anlatımına alışık değilseniz belki kitap sizi sıkabilir de. Dediğim gibi okuma sırası aynen böyle olmalı diye düşünüyorum. 

İki gündür nasıl yorumlayacağım diye kendimi kasıp durdum ama yazdım işte bir şeyler. Umarım çok sıkmamışımdır. Şimdilik hoşça kalın ve iyi bayramlaaar!





Siz Profesör'ü okudunuz mu?

Hakkında neler düşünüyorsunuz?

Benimle paylaşın!

Yorum Gönder

15 Yorumlar

  1. Jane Eyre'yi okumayı uzun zamandır istiyorum. Kitabı almaya fırsatım olmayınca dayanayıp filmini izlemiştim. ^^ Yorumuna dayanarak sanırım bu yazarı okumaya Jane Eyre ile başlamak daha iyi olacak gibi. ^^ Yorumun çok güzel olmuş. ^.^ Sevgiyle kal (╯3╰)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Film kitabının yanından dahi geçemez, eminim ki kitaptan çok çok daha fazla keyif alacaksın Ebrar :') Çok teşekkür ederimm ^^

      Sil
  2. Yazarı ne çok sevdiğini bilmem mii? Benim için Jane Austen ne ise senin için Charlotte Bronte o :D Jane Eyre dışındaki kitaplarını okumadım ama okumayı planlıyorum. Ama sanırım ben kardeşi Emily'i daha çok seviyorum, Uğultulu Tepeler muazzamdı :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Emily de ayrı bir cevher tabii, fakat daha karamsar bir üslubu var. Yine de dediğin gibi Uğultulu Tepeler bir başyapıt :')

      Sil
  3. kitabın çapındakı problem məncə də sırf 2 dini qola aid sözlərə görə olub. klassik kitabların mövzusundan çox o havası yetər bəzən ;) keçmişə aid olmaları yetər :) amma yenə də mövzu da təsirli olanda ikiqat maraqlı olur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen bence de ya, klasiklerin havası, içerdikleri hikayelerin atmosferi bile yetiyor :D

      Sil
  4. Merhaba blogunuzu yeni kesfettim ve takibe aldim bende bekliyorum 😊

    YanıtlaSil
  5. Oturdum ve hepsini okudum, 1 saniye bile iç geçirmedim. Sadece biraz üzüldüm çünkü; bir aralar bende bloga kitap alınıtıları yapıyordum ama şimdi fırsat bulamıyorum. Neyse burası senin Dünyan senden konuşalım!

    Kitap yorumlarını pek beğenmem, klasik türden yorum yaparlar hep. Ama sen baya açılmışsın ve bir kitap yorumundan da bir kitap olur kanısına varmışsın resmen. Sevgiler :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Böyle düşünmene çok sevindim, çok teşekkür ederimm gerçekteeen :')

      Sil
  6. ben bu yorumu atlamışım Gözde'm :-( Yazarın Jane eyre kitabını üniversitede okumuştum ama diğer iki kitabını okumadım. zaten Hasan Ali Yücel klasikleri çok ilgimi çekiyor. bu kitapları da alıp okumak isterim. bayağı ayrıntılı bir yorum olmuş. kitabı okuduğum zaman tekrar gelip okuyayım yorumunu. kalemine sağlık :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Jane Eyre'i beğendiysen zaten diğer kitapları da mutlaka hoşuna gider bence ablacım. Çook teşekkür ederim ^.^

      Sil
  7. Yazarın bir kitabı daha var.Adı da geçmişin gölgesinde Villette.Kırmızı kedi yayınlarından çevrilmiş.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Onu da okudum, o da çok güzel bir kitaptı :')

      Sil
  8. Shirley romanının çok eski de olsa Türkçe'ye çevirisi var, sahaflardan bulabilirsin. :)

    https://www.nadirkitap.com/shirley-charlotte-bronte-kitap12810734.html

    YanıtlaSil