Koku / Patrick Süskind | Kitap Yorumu


KOKU

Yazarı : Patrick Süskind
Çevirmeni : Tevfik Turan
Yayım Yılı : 1985
Türü : Fantastik, Tarihi kurgu
Puanım : 5/5


"Kokulara egemen olan, insanın kalbine egemen olurdu."


Yine Alman edebiyatından, bende derin izler bırakan, hem hayranlık duyduğum, hem de ne yalan söyleyeyim ürktüğüm bir kitabın yorumuyla karşınızdayım bu sefer. 

Koku çoktandır okumayı istediğim bir kitaptı ama huyumdur; beğeneceğimi hissettiğim kitapları bir türlü okuyamam, elim gitmez. Çünkü çok sevdiğim kitapları bitirince hissettiğim şey hep pişmanlık oluyor: keşke biraz daha bekletseydim, keşke okumamış olsaydım. Garip bir duygu biliyorum ama her muhteşem kitabın bıraktığı en doğal etkilerden biri bana göre.


İşte Koku da o kitaplardan. 

Aslında çoğu kitap-sever gibi ben de kitap uyarlamalarını, kitabı okuduktan sonra izlemeyi tercih ederim. Filmi izledikten sonra kitabı okumak her zaman zor gelmiştir bana. İstisnalar olsa da ki bu konuda benim için en büyük istisna Yüzüklerin Efendisi'dir, kitabı, olacak olayları bilerek okumayı hiç sevmiyorum. 

Yıllar yıllar önce, yine annemle oturmuş izleyecek film arıyoruz. Saatler geçmiş hala karar vermemişiz filan sonunda yeter deyip içimden bir sayı tuttum ve filmi rastgele seçtim : Koku. Alt başlığını da okuyunca aslında her ne kadar karambole bir seçim olsa da filmin fıs olmayacağını anlamıştım. "Bir katilin hikayesi"ni anlatıyordu film, ilginç olmak zorundaydı. 

Film de zaten harika oyuncular yer alıyor; en başta Alan Rickman olduğunu görünce zaten tav olmuştum. Ayrıca, kahramanımızın çırak olarak yanına girdiği parfüm ustası Baldini rolünde de Dustin Hoffman oynuyor. Grenouille'ü canlandıran Ben Whishaw'ın kitapta tasvir edilen kadar, hatta hiç çirkin olmadığını kolaylıkla göz ardı edebilirim sanırım. Çünkü Whishaw'ın oyunculuğu muazzamdı bana kalırsa, hele ki kitabı okuyup Grenouille'ü tanıyınca daha da emin oldum bundan. 

Filmi ilk olarak annemle izledik ve ikimiz de o kadar etkilendik ki sonra babama, kardeşime, eve gelen misafirlere bile izlettik. En son yine birkaç hafta misafir ettiğimiz bir yakınımıza izlettik, hala aynı hissiyatla eşlik ettik ona filmi izlerken. 

İşte bu son izleyişimde karar verdim, sıradaki kitaplarım arasına artık Koku'yu koymalıydım. Zaten Bahar Şenliği için Almanca'dan çevrilen eserler okumam gerekiyordu. Eee ne duruyordum ki?

- Kapağı, ona devamlı bakma isteği uyandırmıyor mu sizce de? -


Konusu şimdiye kadar okuduğum en özgün konulardan biri. 


"Olay, 18. yüzyıl Fransasında geçer; kitabın kahramanı Jean-Baptiste Grenouille ise tüm insani duyumlardan ve duygulardan yoksun, salt kokulara karşı görülmedik ölçüde duyarlı ve istediği kokuları üretebilmek için cinayet işlemekten kesinlikle çekinmeyen bir katildir. Herkesin ve her şeyin kokusunu almakta, tüm kokuları üretmekte gerçek bir dâhi olan Grenouille, kendi kokusunun bulunmadığını, onun bulunduğu yerlerde insanların insan kokusunu alamadıklarını anladığı gün, dünyasını da yitirir. Kendisi için tek çıkar yol, başkalarına onun için sanki insanmış izlenimini verebilecek kokular sürünmektir..." -Ahmet Cemal


Yazarın koku tasvirlerini okuyup da hayran kalmamak mümkün değil. Gözle görülmeyen, belki de herkese farklı şekillerde hitap eden bir olguyu, kokuyu böylesine gerçekçi, böylesine etkileyici bir şekilde betimlemesi insanı şaşkına çeviriyor. Ben okurken sürekli şaşkınlık içindeydim, itiraf etmem gerekirse. Hele bir yerde, kahramanımızın duyumsadığı en güzel kokuyu anlatırken o kokuyla sarmalanmış hissettim kendimi. Çok güzel bir koku duyar ama onu anlatamazsınız ya bir türlü, yazar da o hissi ustaca aktarmış okura, hem de nasıl! Hem kokuyu anlatmış hem de anlatamamış.

Yaratılan karakter pek bir değişik, acısam mı, sempati mi duysam yoksa nefret mi etsem bilemedim. Onun duygu, düşücelerini, kafasında kurduğu hayalleri okurken garip hissetmemek elde değil gerçekten. Dış dünyaya karşı çok kayıtsız, İnsan ilişkileri umurunda değil; acıma, şefkat, empati, sempati hiçbirini hissetmiyor. Sanki kendi kafasında, kendi dünyasında sadece o ve kokular var. Bu düşünce yapısı onu daha da ilginç daha da korkutucu bir karakter yapıyor zaten. 

Onun bu maneviyatını insanlardan gördüğü muameleye, sevgisiz büyümesine vermeye çalışsam da sanki Grenouille psikolojik arka planlarla olduğu kişi haline gelen basit bir karakter değildi. 

Katil oluşunun hikayesini adım adım okurken, hayallerine de tanık olunca amaçladığı şeye aynı zamanda hayran oluyor insan.

Kitaptaki o iğrenç, evet iğrenç, kokuşmuş, boğuk hava insanı yer yer bunaltmıyor değil. Ama bu bile yazarın yeteneğini ortaya koymuyor mu? Yaratmak istediği atmosferi başarıya ulaştırdığı su götürmez bir gerçek bence. Ayrıca bu hava filme de çok güzel yansıtılmıştı.

Güzelliği de sorguluyor kitap aslında. Kokuları güzel ya da çirkin, pis diye ayırmak doğru mu? Grenouille'e göre önceleri, çocukken ona her koku bir; onları güzel, çirkin diye sınıflandırmıyor. Sonra güzellik algısıyla ilgili vurgular çok ilgimi çekti kitapta. Aslında göze güzel gelen şeylerin bizi etkilemesinin nedeni kokuları. Fakat biz normal insanlar, kokuları genelde fark etmeden algıladığımız için, bir nefes gibi içimize çektiğimiz ve bizim için kaçınılmaz oldukları için, fark etmiyoruz bu ayrımı. Güzel olan aslında kokusu yüzünden güzel oluyor yani. 

Kitabın sonuysa şimdiye dek okuduğum en akılda kalıcı, unutulmaz sonlardan biriydi. Ayrıca çok ama çok sarsıcı olduğunu da söylemeden geçemem. Hala hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor, bir ürperiyorum. Harika kurgulanmış bir sondu ve daha farklı bir şekilde noktalanamazdı Grenouille'ün hikayesi. 

Kısacası aklımdan çıkmayacak kitaplar arasına girdi Koku. Filmi de aynı etkileyicilikteydi benim için. Kitabı da filmi de şiddetle tavsiye ediyorum. 



Siz Koku'yu okudunuz mu?
Hakkında neler düşünüyorsunuz?
Benimle paylaşın.



Yorum Gönder

14 Yorumlar

  1. Vay canına. Kitabını hiç duymamıştım ama filmi yıllardır bir köşede duruyor öyle. Hiçte açıp izlemek aklıma gelmemişti, bugüne kısmetmiş..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Umarım sen de beğenirsin en az benim kadar izleyincee ^^

      Sil
  2. Ne güzel anlatmışsiniz teşekkür ederim size ilk fırsatta okuyacagim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim beğenmenize, ben teşekkür ederim asıl :')

      Sil
  3. Gözde'cim koku filmi kaçar mı? kaçmaz izledim, çıkar çıkmaz ama kitabını okumadım, tembelim =(
    Kitabını okuyanlardan hep şu yorumu duymuştum, büyüsü bozulmasın diye filmi izlemiyorum ama film de iyiydi bence ;) Kitabı bilmeyince kıyaslayamadım ama sen güzel incelemişsin, ben de annemle izlemiştim ;) Kalemine sağlık, güzel paylaşım olmuş ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dediğim gibi ben filmi de aynı etkileyicilikte buldum, çok başarılıydı :D Teşekkürlerr çook ^.^

      Sil
  4. Kitabı çok beğendiğim için filmini izlemeye cesaret edemedim henüz :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Belki önce kitabı okuyanlar için tatmin edici bir film olmayabilir çünkü atlanan kısımlar mevcut. Yine de ben önce izlediğimden midir nedir, filmi de çok seviyorum :D

      Sil
  5. Ben filmini izledim ve bayıldım. Başroldeki Ben Whishaw'ı çok beğenirim ve çok yakışıklı bulurum. Kitapta karakterin çirkin olmasına şaşırdım. Kitabını okur muyum bilmiyorum ama filmini tekrar izleyebilirim.

    Güzel bir inceleme olmuş Gözde'cim. Kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen vallahi Whishaw'ı ben de çok seviyorum, Koku'da da başka bir tatlıydı :D En sevimli katil :P Çok teşekkür ederimm ^.^

      Sil
  6. Harika bir tanıtım olmuş, eline emeğine sağlık ;)

    YanıtlaSil
  7. Bu kitabın size kazandırdığı duygu ve düşünce yorumlar msınıxn

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yukarıdaki yorumumda kitabın bende yarattığı etkiden de bahsettim aslında :')

      Sil